İstesek de istemesek de, sevsek de sevmesek de, tamamen ayni dili konuşsak da konuşmasak da ret edemeyeceğimiz bir ırkımız, bir geçmişimiz ve bu geçmişimizden gelen yeğenlerimiz var. Dikkat buyurun kardeşlerimiz demedim. Kardeşlerimiz sadece Cumhuriyetin içindeki yurttaşlarımızdır.
Ezilen halkların yanında olmak insancıl ve barışçıl bir davranıştır. Yeğenlerimiz de bizler de ne çok ezilmişiz, değil mi?
Arap Dininin Arapça getirerek ve Araplaşma sürecine iterek bizleri çok ezdiğini artık görmemiz bazım. Araplar çok ezmiş bizi, dinlerini kullanarak.
Birbirimizin yanında olmamız lazım.
Yeğenlerimizi yok sayamayız!
Ben güzele güzel demem, güzel benim olmayınca, düşüncesi doğru mu? Bence yanlış. Sezar’ın hakkını Sezar’a vermeliyiz, güzelinkini de güzele.
Güçsüz bir ülkemiz var, dünya sahnesine çıkınca.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin sürekli üyeleri, veto yetkileri sayesinde, bugün dünyayı idare eden 5 ülke konumundalar. Diğer ülkeler, bir yerde, satranç tahtasındaki piyonlardır. İsterseniz Kosova’ya asker göndermeğe kalkışın, isterseniz Musul ve Kerkük’e. Oradaki Türk soyundan gelmiş yeğenlerimizi, savaşı kaybedip de çekildiğimiz topraklarımızda kalan eski kardeşlerimizi koruyamayız, sözümüz geçmez.
Iraktaki, Suriye’deki Türklere Türk diyecek gücümüz bile yok, Türkmen deyip kendimizi kandırıyoruz. Türkmen adını oradakilere yakıştıran İngilizler bize gülüyorlar.
Yine de güçsüzlüğümüz nedeniyle yeğenlerimiz ile, yitirdiğimiz topraklarımızdaki eski kardeşlerimiz ile ne birleşebiliriz ne de yakınlaşabiliriz, dememeliyiz. Ortak geçmişimizi canlandırmak için uğraşmalıyız. Bunu biz istersek ve onlar isterse, karşılıklı konuşarak, anlaşarak, sürekli düşük düzeyde, dil ve ekin birliğini daha sağlamlaştırmak, güçlendirmek ve genişletmek için uğraşabiliriz. Hiçbir sakıncası yok. Ayrıca çok sayıdaki insanımıza iş kapısı açar; bize de onlara da.
Fransız ve İngiliz Kültür Merkezleri gibi, Azerbaycan Kültür Merkezleri, Türkmenistan Kültür Merkezleri açarız. Bunları sadece üç büyük kentimizde değil, isteyen bütün kentlerde açarız. Karşılıklı. Biz üç adet açarız, onlar da üç adet açarlar. İşbirliğinin hiçbir zararı yoktur. Bu yerlerde aramızdaki dil ve kültür birliğini güçlendirmeye çalışırız. Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Afganistan ve benzer; içlerinde Türkçe konuşan insanlar için karşılıklı anlaşmalar ile kültür merkezleri açılabilir. İleride ne olur bilemeyiz ama yeğenlerimizle yakınlaşmanın hiçbir zararı olamaz diye düşünüyorum.
Kültür Merkezlerinde biz onlardan öğreniriz onlar da bizden. Atatürk Devrimleri ve yeniliklerini anlatırız, Türklam’dan söz ederiz. Onlar da bize bizlerin bilmediği ortak geçmişimizi ve kendilerini anlatırlar.
Bunları yöneticiler başlatmalı ama halklarımız sürdürmelidir.