Atatürk Devrimlerinin tam uygulanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşamımıza ben Türklam Yaşam felsefesi adını verdim.
Yani bir ulus, bir dil ve bir inançtır Türklam Yaşam Felsefesi, hepsi bir ve ayni: Türk, Türkçe, Türklam.
Türklam Yaşam Felsefesi bellidir. Atatürk Cumhuriyetinin yaptığı ve yaptıklarına uygun değişikliklerle uygulanan modern ve evrensel yasalar, Türklam felsefesinin kaynağıdır.
Şurada konuyu kısaca saptırarak bir sözcük üzerinde oyun oynanmasını engellemek isterim ki o sözcük de cumhuriyettir.
Üzerinde oyun oynanan diğer sözcük de demokrasidir.
Bilirsiniz komünizmin en koyusunu uygulayan, milyonlarca insanı, acımadan Gulag’a süren ve öldüren Lenin ve Stalin gibi diktatörlerin Rusya’sının Sovyetler Birliği de cumhuriyetti.
Ayrıca, vahşice öldürülen diktatör Muammer Kaddafi’nin Libya’sı da İslam Cumhuriyetiydi.
Demokrasi de Cumhuriyet gibi kullanılan sembolik bir sözcüktür.
ABD Irak savaşında milyonlarca Iraklıyı demokrasi getireceğim diye ya öldürdü veya öldürülmesine yol açtı. Demokrasi elektrik veya su mu da tel bağlayınca veya kanal açınca gelsin, otursun işlesin?
Ben seçimle geldim diyen her insanın yönettiği devlet demokratik değildir. Tek bir örnek vereceğim, diğer örnekler ortadadır, o da Rusya başkanı Putin’dir. Tekrar tekrar seçilir. Totaliter bir devletin başkanıdır. Diktatör de denebilir ama seçimler olduğu için demokrasi vardır denir. Bir oyundur bu.
Bu sözcükler bilinçsiz ve bilgisiz halkı uyutmak için kullanılıyor. Ben de sık sık cumhuriyetten söz ediyorum.
Benim sözünü ettiğim cumhuriyet Kemal Atatürk’ün “ insanlık ailesinin ortak ve kalıcı değerleri” üzerine inşa ettiği “ evrensel hukuk kuralları” uygulayan Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhuriyeti’dir.
Ben Cumhuriyet yazdığımda lütfen bunu hep anımsayınız.
Çünkü diktatörler de cumhuriyet ve şimdilerde daha da sık olarak demokrasi sözcüğünü halkı aldatmak için kullanıyorlar. Diktatörün cumhuriyeti ve demokrasisi, aydın, bilinçli halkın cehennemi; diktatörün kendisinin, yardakçılarının ve bilgisiz halkın cennetidir.
Şimdi devam edelim.
Hukukçular benden çok daha iyi bilirler. Ne var ki işte, Ticaret Yasaları var, Medeni Kanun yasaları var, onlar gibi Atatürk Cumhuriyetinin getirdiği yasalar yok mu? İşte onlar içinde hareket edeceğiz. Yaşamımızın sınırlarını o Cumhuriyetimizin yasaları belirleyecek.
Felsefemiz, Atatürk Cumhuriyetimizin Yasaları içinden çıkar.
Ülkemizdeki problem inançlı olmak veya olmamak değildir; hepimiz inançlıyız. Ülkemizin problemi, inanca yol gösteren felsefedir.
Bu nedenle Türklam eski inancın kullanılmayan yüzdelerini ortadan kaldırdığında onların yerine kullanılabilen, Araplaştırmayan, içine ne büyük ve ne de küçük kandırmacası gizlice yerleştirilmeyen “gerçek bir inanç” getirmeyi düşünmektedir. Bu da Türklam’dır ve bakalım anlatmayı becerebilecek miyim?