Türklam din olmayan bir Yaşam Felsefesi ve Felsefeden doğan Yaşam Biçimidir.
Bu yaşam biçimi Atatürk’ün ülkeye getirdiği devrimlerle başladı. Elli sene sonra artık laik yaşamı benimseyen, İslami yaşamdan ve şeriat kanunlarından uzaklaşmış, modern yaşam süren halk çıktı ortaya.
Bu yaşam biçimi çoğunluğu Müslümanların yaşadığı ülkede bir ilk idi ve bu nedenle yeni bir ada ve bu adın da yeni kurallara gereksinimi vardı. Şimdi Türklam bu kuralları anlatacaktır.
Gözlem yaparak tarihi özetliyorum: İslam Arap dinidir. Arapça konuşturur. İnsanları Arap yapar. İslam Arap Emperyalizminin maşasıdır. Arap Emperyalizmi sözde toprak istemiyor gözükür. Özde hedef ruh emperyalizmidir. Bir kere kişinin ruhunu ele geçirirse, milli dinini yıkar da dinini İslam yaparsa, milletini de ele geçirir. Kişi önce kendi dili ile Arapçayı yakınlaştırır; Türklerde ortaya Osmanlıca çıkmıştı. Sonra Osmanlıcaları kaybolur ve kişi Arapça konuşur. Arapça konuşan kişilerin millet adı Arap Milleti olur. İslam, millet sözünü değiştirir, itici gelmesin diye, uyutmak için, ümmet yapar. O millet artık Arapça konuşan Arap ümmetinin bir parçasıdır. Toprak savaşılmadan Araplara geçer. Böylece 30 kadar Arap devleti çıkmıştır ortaya. O milletler artık ilk isimlerini bile anımsamaz. O devlette artık elbiseler değişir. Dil değişir. Ruh değişir. Savaşçı yerine uyuşuk insanlar gelir. Bilim gider filim başlar. Liyakat gider, ahbap çavuşluk gelir. İnananlar İslam’ın o geri kalmışlığını, bin sene öncekini yaşarken aklı başına gelen uyanıklar Hristiyan ülkelerine kaçar, mutluluğu orada ararlar.
Arapların ruh esiri olarak biz Türkler de bütün bunları yaşadık ta ki Atatürk gelinceye kadar. Ne dil kalmıştı Türkçe olarak, ne millet kalmıştı Türk olarak. Arap Dini sayesinde galip devletler toprakları da ele geçirmiş Türkün işini tam bitirmişlerdi.
Atatürk, devrimlerinin tacı laiklikle birlikte Türkçeyi geri getirdi. Araplaşmadan kurtardı ulusu Türk yaptı. Şimdilerde İslam tekrar yükseliyor. Tekrar Araplaşma sürecini yaşamamamız için güneş gibi belirgindir ki bize gereken bir Türk Yaşam felsefesidir. Bu ise Türklam’dır.
Türklam adam olmaktır, insan olmaktır. Türk olmaktır, Türkçe konuşmaktır. Mutlu olmaktır, savaşçı olmaktır, bilimsel olmaktır, düzgün olmaktır, hırsız ve uğursuz olmamaktır, dünya vatandaşı olmaktır, Atatürkçü olmaktır.
Biliniz ki Atatürk’ü sevmeyenlerin ruhları Araplaşmıştır; artık Türk değildirler, Türkçeyi sevmezler; ondan dolayı Atatürk’ü sevemezler. Nasıl sevsinler ki? İsmi, Atatürk’tür, Türkün Babasıdır; Türk’ü sevmeyen Babasını sevebilir mi?
Türklam’ın kurucusu Atatürk’tür. Buyurun Atamızın son devrimine, buyurun Türklam’a. Ben sadece bütün Atatürk Devrimlerine toptan bir ad verdim; bütün yapıtım bu addır; o kadar.