Bir yenilik ortaya atıldığında, akla gelen ilk sunu biçimi, eskileri eleştirmek ve bu eleştirilerden yola çıkarak, bir yenisinin neden daha iyi olacağını kanıtlamaktır. Eskinin yanılgılarını gösteren kanıtlara dayanarak yenilik sunulur; mantık, bilim ve gönül de yeniliği destekler ise, kim bilir, belki, yenilik tutabilir.
Kısaca anlatılırsa, tez sunulur, antitezle karşılaştırılır ve senteze ulaşılır.
Türklam sunusu, TAKDİMİ böyle yapılmayacaktır.
Tez sunulacak, antitezle ilgili tek sözcük edilmeyecek ve senteze ulaşılmayacaktır. Tezi yani Türklam’ı beğenen alır beğenmeyen almaz. O kadar basit.
Yani Türklam sentez değil tezdir.
Bakınız; Türklam yaşayan bir yaşam biçimidir ve ondan doğan bir felsefedir. İnsan bir felsefeyi isterse beğenir, isterse beğenmez. İster bu önerilere göre yaşar, isterse yaşamaz. Bu nedenle eğer anlatacağım Türklam yaşam biçimini ve felsefesini beğenmezseniz unutun, gidin.
Önereceğim Yaşam Biçimini beğenmezseniz, kendiniz için, çöpe atın gitsin. Umurunuzda olmasın! Boş verin.
Diğer taraftan ilginizi çeker ise, tartışma, soru ve yanıtlar, düşüncenin geliştirilmesi, yaşam biçiminin renklendirilmesi, hep ama hep Türklam için yapılacak ve Türklam Yaşam Felsefesi eleştirilecek ve Türklam Felsefesi tartışılacaktır; Türklam Yaşam Biçimine katkılar anlatılacaktır. Başka hiç bir konu değil; çünkü konumuz Türklam’dır ve başka hiç bir şey değil.
Türklam’ı kabul edecekler bunu asla unutmamalıdır. Ben Türklam’ım diyenler asla unutmasınlar ki hiçbir başka din veya felsefe tartışılmayacaktır. Nokta.
Demek istediğim kısaca şu: Şu din, şunu getirmiş, ne iyi veya ne kötü, bu din, böyle demiş, ne iyi veya ne kötü, gibi tartışmalar yaşanmasın istiyorum.
Eğer tartışacaksak konu hep Türklam’ın içinde kalsın. Diğer dinlerden ve diğer felsefelerden bize ne diyelim, demek istiyorum.
Böyle bir tavsiyeden gayem şu: Başkalarının işlerine burnumuzu sokarak onları rencide etmeyelim veya yüceltmeyelim. Kendi işimize bakalım. Onlar da işlerine baksınlar. O kadar.
Türklam, efendim, erdem getiren, kişinin kendisini daha iyi, daha düzgün, daha zengin, daha mutlu yapmasının yolunu gösteren alçak gönüllü bir felsefedir.
En iyi felsefedir iddiasında değildir.
Türklam din değildir.
Türklam yaşam biçimidir.
Türklam yaşam felsefesidir,
Kendisini üstün görmediği için, üstünlük ve bilgiçlik taslamadığı için, başka felsefeleri eleştirmek istememektedir ve eleştirmez.
Türklam’a göre herkes istediği felsefeye inanabilmeli, istediği gibi yaşayabilmelidir ve hiç kimse, kimseye karışmamalıdır; normal ve sağlıklı toplumda hiç bir zorlama yaşanmamalı ve bireyin haklarının sınırı bir diğerinin başladığı yerde bitmelidir.
Türklam hiç bir felsefeyi eleştirmeyecektir. Bunlara İslam, Hristiyan, Musevi, gibi semavi felsefeler ve Budizm, Brahmanizm, Konfüçyüs, Şinto, gibi yaşam felsefeleri de içeridir. İsteyen istediğine inansın, istediğini beğensin, bize ne?! Bizler sadece Türklam’dan konuşacak ve sadece ve sadece Türklam’ı daha iyiye götürmeğe çalışacağız, o kadar.
“Huz ma safa da’ ma kedür”: Hoşuna gideni al, gitmeyeni bırak demiş Namık Kemal. Yazdığı dili anlayanınız var mı? Sanırım yok, ama Türkçesi anlamlı. İşte bizler Türklam’ı anlamlı kılmaya çalışacağız ve bunu ileride hep birlikte gerçekleştireceğiz. Şu anda elinizdeki bu kitap bu anlamlar dünyasının başlangıcını size sunacaktır.
Yineliyorum hiçbir dini tartışma yapılmayacak ve konu sadece Türklam ile sınırlı kalacaktır. Çünkü başka hiçbir din Türklam’ı ilgilendirmez. Bu durumu ilerleyen okumalarda daha iyi göreceksiniz.