Atatürk’ün kurmuş olduğu Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu gereklidir ve yeniden ayrı ayrı açılmalıdır.
Arzu edenler özel isimler ile anılabilecek Atatürk Türk Dil Kurumu veya Ziya Gökalp Türkçe Kurumu veya Evren Efendi Resim Kurumu gibi kurumlar kurabilirler.
Ancak o kurumlar belirli bir insanın yaşamı boyunca geliştirebildiği düşüncelerine bağlıdır.
Oysa düşünceler evrimleşir, insanlar gelir, geçer, ulus devam eder.
Sadece ulusun adını taşıyan Türk Dil Kurumu, kişilerin görüşlerine bağlı kalmadan, ulusun çıkarlarına uygun çalışmayı ve üretmeyi sürdürür.
Ayni düşünce Türk Tarih Kurumu için de geçerlidir ve Türk Tarih Kurumu bu ad altında yeniden kurulmalı ve ulusun tarihini belirleme hedefi doğrultusunda görevini sürdürmelidir.
Bazı satılmış veya kısa görüşlü kişilerin tarih nehrinin yolunu kısa bir süre için saptırabildikleri gözlenmekle beraber, ulusun çoğunluğu, bu bilgi çağında okumak ve öğrenmek olanakları sayesinde, doğru yolu, sonunda, bulabilmektedir, diye ummalıyız.
Ummazsak o zaman doğrunun ve haklının bir gün yeneceğine olan inancımızı ve saygımızı yitiririz ki esas felaket o zamandır. O bakımdan yanlışta uzun süre ısrarlı olmak halkta umutsuzluk geliştirebilir.
Yaşam kısa gerçek uzundur. Gerçeklerden söz etmeliyiz.
Zaman, örneğin Mısır ve Suriye’de Araplar lehine işlemiş, bu uluslar kendi Atatürk’lerini çıkartacak modern zamana gelmeden önce dillerini yitirip Araplaşmışlardır.
Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu Türklam sayesinde ulusun yüksek çıkarları doğrultusunda çalışarak ulusumuzun dilini Türkçe sürdürmesini ve tarihimizin zavallı Mısır ve Suriye ve Iraklılar ve benzerleri gibi Araplaşmadan sürmesini sağlayacak yollardır.