SÖYLEŞİ

S

Değerli okuyucular, sevgili düşünürler, işte böylece Türklamı bitirdik.  Evet, sizlere Türklam adıyla anlatabileceklerim bitti.  Okudunuz ve düşündünüz.

Türklamı bütün yüreğimle ve ciddiyetimle yazdım. Süresi Söyleşi’ye kadar 18 yıldır. Epeyce uğraşmışım değil mi? Az süre değil, tam 18 sene..

Bir de yazar olarak, okuyucu ve düşünür ile biraz daha az resmi, biraz daha az ciddi, biraz da dertleşme havasında bir son söz yazıp içimi dökmek istedim. 

Adını da söyleşi koydum. Söyleşi tam bir SONSÖZ.

Söyleşi sanıyorum 20 sahife kadar yer alıyor. Ben tamamını bir kerede yayınlamayacağım. Sayfalara bölerek bir iki hafta içinde bloga yerleştirmeyi umuyorum.

Benim,  Türklam Yaşam Felsefesini ortaya atışımın nedeni ise, gerçekte, aklıma gelen birçok düşünceden kaynaklanıyor. 

Oğullarımın ve kızımın, benim, hepimizin ortak problemini tanıyıp çözemediğimi düşünmelerini ve hatta bu konu üzerinde uğraşmadığımı düşünmelerini istemiyorum. Onlar, sonra, kendi problemleri ile uğraşacaklar nasıl olsa. Ben ise hepimizi ilgilendiren din problemini çözmek istedim.

İşte bu nedenle Türklamı yazarken çok düşündüm.

Acaba Türklam benden önce yok muydu;  vardı da sadece ben mi gördüm? 

Acaba gerçek yaratıcısı kim?

Çünkü benim yaptığım, Türklam,  söz konusu olduğunda, sadece bir gözlem.  Bakınız ciddi ve samimi yazıyorum bunu, sadece bir gözlem.

Peki, o zaman Türklam benden önce yaratıldıysa, kim yaratmış?

Çok düşündüm bu soruyu…Yanıtı bence Kemal Atatürk’tür.

Ben öyle inanıyorum ki Atatürk de Türklam adı gibi bir sonuca doğru gitmekteydi. Tartışmalı bir sav! Hayır,  diyenler mutlaka çıkacaktır ve haklı olabilirler.  Çünkü ben savımı kanıtlayamam. İspat edemem ama düşünebilirim değil mi?

Düşünüyorum o halde…

Ben Türklamı 18 senede yazdım. Başlangıçtaki düşüncelerim, sonunda, öylesine değişti, düşünce bazında öyle evrim geçirdim ki, yaşamadan anlaşılabilecek bir deney değil bu.

Ancak bir yaşayan, başka bir yaşayanı anlayabilir!

Beyin, insanı nereden kavrıyor, seneler sonra nereye getirip bırakıyor.

Benzer bir deneyi yaşamadan anlamak olanaksız.

Düşünceniz evrimleşiyor ve giderek daha doğruyu yakalayabildiğinizi anlıyorsunuz, biliyorsunuz işte, biliyorsunuz. Yavaş yavaş gelişiyor ve evrimleşiyor düşünceler, olaylar.

Yavaş yavaş doğruyu bulabildiğinizi hissediyorsunuz; dostunuz, en büyük arkadaşınız ise zaman.

Düşünelim hep beraber, şimdi. Düşününce doğruyu buluyoruz, değil mi?

About the author

Dr. Erdem Alptuna

Erdem Alptuna tıp doktoru ve üniversite doçentidir.
Dr. Alptuna, Atatürk Devrimlerine uyum sağlayarak yaşayan insanların Yaşam Biçimine ve Felsefesini inceledi ve ortaya başka bir yaşam biçimi çıktığını kavradı. Bu yeni yaşam biçimine Türklam adını yakıştırdı. Ayrıca bugüne ve dünyaya daha iyi uyum sağlayacak birkaç yeni kural daha getirdi.
Dr. Erdem Alptuna bu blog’da, bu makaleler ile Türklam Yaşam Felsefesinin kurallarını anlatıyor. Cumhuriyetin kaya gibi sağlam yaşaması için Türk, Türkçe ve Türklam’a gereksinim vardır diyor. Türklam bir din değildir. Ama benzer bir Yaşam Felsefesi ve bu felsefeden doğan bir Yaşam Biçimidir. Dr. Alptuna herkesi makaleleri sürekli okuyarak Türklam’ı öğrenmeye davet eder. Beğenenlerin de kendilerini Türklam’ım adıyla tanımlamasını önerir.
Türkiye, Türk, Türkçe ve Türklam Dr. Alptuna’ya göre Atatürk Devrimlerinin doğal sonucu, Türk Devrimlerinin en son halidir.

Add Comment

Dr. Erdem Alptuna

Erdem Alptuna tıp doktoru ve üniversite doçentidir.
Dr. Alptuna, Atatürk Devrimlerine uyum sağlayarak yaşayan insanların Yaşam Biçimine ve Felsefesini inceledi ve ortaya başka bir yaşam biçimi çıktığını kavradı. Bu yeni yaşam biçimine Türklam adını yakıştırdı. Ayrıca bugüne ve dünyaya daha iyi uyum sağlayacak birkaç yeni kural daha getirdi.
Dr. Erdem Alptuna bu blog’da, bu makaleler ile Türklam Yaşam Felsefesinin kurallarını anlatıyor. Cumhuriyetin kaya gibi sağlam yaşaması için Türk, Türkçe ve Türklam’a gereksinim vardır diyor. Türklam bir din değildir. Ama benzer bir Yaşam Felsefesi ve bu felsefeden doğan bir Yaşam Biçimidir. Dr. Alptuna herkesi makaleleri sürekli okuyarak Türklam’ı öğrenmeye davet eder. Beğenenlerin de kendilerini Türklam’ım adıyla tanımlamasını önerir.
Türkiye, Türk, Türkçe ve Türklam Dr. Alptuna’ya göre Atatürk Devrimlerinin doğal sonucu, Türk Devrimlerinin en son halidir.