PEKİ, CUMHURİYETTEN SONRA NASIL TÜRK OLUP TÜRKÇE KONUŞUP MÜSLÜMAN KALMIŞIZ -2

P

Atatürk yaşadığı için ve laik olduğumuz için.

  • 1950 sonrası:

İsmet İnönü 1973 senesinde öldü. Artık kurucu babalardan hiç birisi yoktu. Farkında değildi laik halk ama artık babası ölmüş öksüz kalmış kişiydi. Yaşlı kurt Atatürk’ün silah arkadaşıydı ve varlığı bile korkutucuydu.

Artık halkın laikliği koruyan anayasa maddeleri tehlikedeydi ama kimse durumun farkında değildi.

Ülkede iç savaşa benzer bir suni durum yaratıldı.

Sonra CIA güdümlü 1980 darbesi yapıldı. CIA güdümlü diye yazdım çünkü resmi Amerikan belgeleri yayınlandı ve böyle olduğunu kendileri yazdılar. Ben masumum.

Bu sağcı darbe laiklik karşıtı gizli kişilere umdukları fırsatı verdi. Bütün solcuları ezme gibi ezip yok ettiler. Önleri açılmıştı.

Ülkeye sözde demokrasi getirmek istiyorlardı. Akıllıydılar.

Ülkede 141 ve 142. Maddeler komünizmi yasaklıyordu. Bu maddeleri kaldıralım demokrasi gelsin dediler; sanki yoktu!

Hay hay! Demokrasi oyunu oynayacaklar ya! Karşılığında ufak da bir ödün verelim. Tam demokrasi olsun. Nedir? Anayasanın 163. Maddesini de kaldıralım olsun bitsin.

Tam demokrasi oyunu! Tam oyun. Ama ne oyun. Kendilerince akıllıydılar doğrusu. Bindikleri dalı kesiyorlardı ama kendilerince akıllıydılar.

Dini propagandayı ve laiklik karşıtı girişimleri yasaklayan kısıtlayıcı 163’ün kaldırılmasından sonra Müslüman Müslümanlar’ın gizli gizlenenleri, gizlendikleri yerden adeta fışkırdılar, gizli gizlenmeyenleri, yaşamı köstebek yapılarıyla sürdürdüler.

Gizli kapaklı, yeraltına inerek sürdürdükleri laiklik ve Cumhuriyet karşıtı birlikteliklerini açığa taşıdılar. Dışarıdaki İslam Devletlerinden inanılmaz paralar aldılar. Gizli cemaatler, tarikatları açtılar, çoğalttılar ve sonra bir siyasi parti yaptılar.  Taraftar topladılar ve çoğaldılar.

Artık laik Müslümanlığın var olamayacağını dile getirdiler çünkü artık 163 yoktu ve tehlike kalmadığını anladılar.

Ama birazcıcık geç kalmışlardı. Çünkü insanları korkutamayacakları bir 65 sene geçmişti aradan ve özgür düşünebilen insanlar yetişmişti. İçinde eğitimli geniş bir laik Müslüman kısım vardı.

Türklam gelmiş insanların yüreğine yerleşmişti adı konulmadan.

İnsanlarımız Türklam’ı sevmişler, beğenmişler ve camlı evlerde, kadınlı erkekli yaşamayı sevmişlerdi.

Adı konmasa bile Türklam insanların yüreğini fethetmişti.

Hem İslam’ın güzel ve modern taraflarını almışlardı veya gerçeği söylemek gerekirse öyle sanıyorlardı ki işte Küçük Aldanışları buydu ve hem de yasak laiklik meyvesinden yemişlerdi.

Müslüman Müslümanların artık yapacakları tek şey şeriatçı devletlerin parası ve dost görünen düşman batılı devletin ve müttefiklerinin bilgiçlikleriyle insan satın almak, modern ve laik eğitimi ortadan kaldırmak, milli bayramları yasaklamak ve iğdiş etmek, cahil bir kitle oluşturarak dinin sultanlığını elde etmekti. Onun gayreti içine girdiler.

Ama işte artık önlerinde laik Müslüman kitle vardı ve bu nedenle Türkiye, onlar laik Müslümanları ortadan kaldıramadan Türk kaldı ve Türkçe konuştu.

Bundan sonra yine dost görünen düşman batılı ülkenin içimizden satın aldığı soğan ve sarımsak başları ve şeriatçı ülkelerden gelen muazzam petrol dolarları sayesinde halkı cahilleştirerek Türklüğü ve Türkçeyi ortadan kaldırma savaşını en üst düzeye çıkararak sürdüreceklerdir.

Bu kültür yani ekin savaşını sevgili Türklam kardeşlerim, inanınız, inanılmaz sertlik, hainlik, arsızlık, utanmazlık, onursuzluk, yalan, iftira, iğrençlikler, akıl almaz boyutlardaki hırsızlıklar, akıl almaz vicdan sızlatan adam kayırmalar ile istesek de istemesek de yaşatacaklardır bizlere.

Kendileri masumdur çünkü bu paragrafta saydığım onur, utanç gibi kavramlar laik kavramlarıdır ve onlara göre İslamiyet’in başarısı için her yol geçerlidir ve onlara göre sonuçta Allah’ın dediği olacaktır, bizim değerimiz ve önemimiz yoktur.

Biz farkında olan ve farkında olmayan Türklam’lar artık Roma’lıların Hristiyanları gibi aslanlara değil hapislere atılacağız, fakirlikler yaşayacağız, işsizlikler yaşayacağız.

Biz farkında olan ve farkında olmayan Türklam’lar Hristiyanların Yahudileri gibiyiz. Zorlukları yaşayacağız. Umarım soykırım yaşamayız. Bakalım neler göreceğiz.

Türklam burada görebilenler için. Birkaç makale sonra özelliklerini bir bir anlatacağım ve adımızın renklerini belirleyeceğim.

About the author

Dr. Erdem Alptuna

Erdem Alptuna tıp doktoru ve üniversite doçentidir.
Dr. Alptuna, Atatürk Devrimlerine uyum sağlayarak yaşayan insanların Yaşam Biçimine ve Felsefesini inceledi ve ortaya başka bir yaşam biçimi çıktığını kavradı. Bu yeni yaşam biçimine Türklam adını yakıştırdı. Ayrıca bugüne ve dünyaya daha iyi uyum sağlayacak birkaç yeni kural daha getirdi.
Dr. Erdem Alptuna bu blog’da, bu makaleler ile Türklam Yaşam Felsefesinin kurallarını anlatıyor. Cumhuriyetin kaya gibi sağlam yaşaması için Türk, Türkçe ve Türklam’a gereksinim vardır diyor. Türklam bir din değildir. Ama benzer bir Yaşam Felsefesi ve bu felsefeden doğan bir Yaşam Biçimidir. Dr. Alptuna herkesi makaleleri sürekli okuyarak Türklam’ı öğrenmeye davet eder. Beğenenlerin de kendilerini Türklam’ım adıyla tanımlamasını önerir.
Türkiye, Türk, Türkçe ve Türklam Dr. Alptuna’ya göre Atatürk Devrimlerinin doğal sonucu, Türk Devrimlerinin en son halidir.

Add Comment

Dr. Erdem Alptuna

Erdem Alptuna tıp doktoru ve üniversite doçentidir.
Dr. Alptuna, Atatürk Devrimlerine uyum sağlayarak yaşayan insanların Yaşam Biçimine ve Felsefesini inceledi ve ortaya başka bir yaşam biçimi çıktığını kavradı. Bu yeni yaşam biçimine Türklam adını yakıştırdı. Ayrıca bugüne ve dünyaya daha iyi uyum sağlayacak birkaç yeni kural daha getirdi.
Dr. Erdem Alptuna bu blog’da, bu makaleler ile Türklam Yaşam Felsefesinin kurallarını anlatıyor. Cumhuriyetin kaya gibi sağlam yaşaması için Türk, Türkçe ve Türklam’a gereksinim vardır diyor. Türklam bir din değildir. Ama benzer bir Yaşam Felsefesi ve bu felsefeden doğan bir Yaşam Biçimidir. Dr. Alptuna herkesi makaleleri sürekli okuyarak Türklam’ı öğrenmeye davet eder. Beğenenlerin de kendilerini Türklam’ım adıyla tanımlamasını önerir.
Türkiye, Türk, Türkçe ve Türklam Dr. Alptuna’ya göre Atatürk Devrimlerinin doğal sonucu, Türk Devrimlerinin en son halidir.