LAİKLİK BİR KİŞİLİK YAPISI MIDIR

L

Evet.

Nasıl yardımseverlik veya egoistlik, saldırganlık veya yumuşaklık insanların kişiliğiyse laiklik de böyle bir kişiliktir. Dindarlık da dincilik de kişilik yapısıdır.

Doğduğunda çıkartılan Kimlik Belgesinin din hanesinde Müslüman yazan bir kişi eğer din eğitimi almışsa, laiklik deneyinin sonucunu kavraması kolay değildir. Laiklik eğitimi almalı ve her şeyden önce özgür düşünmesini öğrenmelidir.

Yenidoğana bir kimlik çıkartıyorsunuz ve daha adı yeni konmuş bebeğin inanç kimliği birileri tarafından tanımlanıveriyor.  Tam Türk işi diyeceksiniz ki Türklam zaten bir yerde o kötü şöhretli Türk işini değiştirmek için burada. Çünkü gerçek Türk işi dünyanın en iyisidir.

Belki bundan böyle Türklam veya Türklam işi diye yazmak gerekecek, bilmiyorum. Tartışılır. Çünkü Türklam din değil sadece yaşam felsefesi ve yaşam biçimi. Ancak anayasasında laiklik yazan bir ülkede kimler sürekli Müslüman yazarak ayni yanlışta ısrar eder? O kimler bellidir.

 “ Kişiler değil,  ancak kurumlar laik olabilir, “ gibi bir sav ortaya atılabilir. Ancak sav olarak ortada kalır çünkü yaşanan bir gerçek vardır ki Türkiye Cumhuriyetinde birçok kişi kendisini laikim diye tanımlamaktadır. Bir yerde Atatürkçüyüm, Kemalist’im, Atatürk’ün askeriyim diyen herkes ben laikim demektedir de küçük bir olasılıkla böyle dediğinin farkında değildir.

O halde laik kişiler vardır.

O halde laik kişilik vardır.

Somut bir olgudur bu. Bu insanlar vardır çünkü. Bir uzlaşma olsun diye, kurumlar da vardır, kişiler de vardır, denilebilir.

Esasında, sanıldığının aksine,  laik kurum sözü mantıken tartışılabilir de kişiler, gerçekten vardır.

Laiklik, “ din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır, “ diye tanımlanabilir. Ayırımı uygulayanlar insanlardır. Devlet işi yaparken, din işlerini düşünmeden, dini eğilimlerini bir yana bırakarak Cumhuriyetin yasalarını uygulayanlar,  laik kişilerdir, laik kişilik sergilemektedirler, denilebilir. Yani ortada hem laik kişiler vardır, hem laik kişilik vardır.  

Laik kişilik laik eğitim ile verilir ve alınır. Giderek olgunlaşan insan laik kişiliğini üzerine bir elbise gibi giyebilir.

Uzlaşmanın tartışılabilir tarafı şudur: Kurumlar canlı değillerdir ki laik veya Müslüman diye ad takılabilsin!

Bir devlet Müslüman olabilir mi?

Bir devlet binası Müslüman veya Hristiyan olabilir mi?

Bir bakanlık, bir kurum Müslüman veya Musevi olabilir mi?

Bunlar cansızdırlar.

Bir cansız varlığın, taşın veya suyun dini olabilir mi?

O halde?

O halde, kurumların canlı yanı, düşünen ve hareket eden insanlarıdır, çalışanlarıdır.

İçerdiği ve özellikle yöneten insanlar nasıl hareket ederler ise kurumlar da o biçimde hareket ederler, tümcesi kesinlikle daha doğrudur. 

About the author

Dr. Erdem Alptuna

Erdem Alptuna tıp doktoru ve üniversite doçentidir.
Dr. Alptuna, Atatürk Devrimlerine uyum sağlayarak yaşayan insanların Yaşam Biçimine ve Felsefesini inceledi ve ortaya başka bir yaşam biçimi çıktığını kavradı. Bu yeni yaşam biçimine Türklam adını yakıştırdı. Ayrıca bugüne ve dünyaya daha iyi uyum sağlayacak birkaç yeni kural daha getirdi.
Dr. Erdem Alptuna bu blog’da, bu makaleler ile Türklam Yaşam Felsefesinin kurallarını anlatıyor. Cumhuriyetin kaya gibi sağlam yaşaması için Türk, Türkçe ve Türklam’a gereksinim vardır diyor. Türklam bir din değildir. Ama benzer bir Yaşam Felsefesi ve bu felsefeden doğan bir Yaşam Biçimidir. Dr. Alptuna herkesi makaleleri sürekli okuyarak Türklam’ı öğrenmeye davet eder. Beğenenlerin de kendilerini Türklam’ım adıyla tanımlamasını önerir.
Türkiye, Türk, Türkçe ve Türklam Dr. Alptuna’ya göre Atatürk Devrimlerinin doğal sonucu, Türk Devrimlerinin en son halidir.

Add Comment

Dr. Erdem Alptuna

Erdem Alptuna tıp doktoru ve üniversite doçentidir.
Dr. Alptuna, Atatürk Devrimlerine uyum sağlayarak yaşayan insanların Yaşam Biçimine ve Felsefesini inceledi ve ortaya başka bir yaşam biçimi çıktığını kavradı. Bu yeni yaşam biçimine Türklam adını yakıştırdı. Ayrıca bugüne ve dünyaya daha iyi uyum sağlayacak birkaç yeni kural daha getirdi.
Dr. Erdem Alptuna bu blog’da, bu makaleler ile Türklam Yaşam Felsefesinin kurallarını anlatıyor. Cumhuriyetin kaya gibi sağlam yaşaması için Türk, Türkçe ve Türklam’a gereksinim vardır diyor. Türklam bir din değildir. Ama benzer bir Yaşam Felsefesi ve bu felsefeden doğan bir Yaşam Biçimidir. Dr. Alptuna herkesi makaleleri sürekli okuyarak Türklam’ı öğrenmeye davet eder. Beğenenlerin de kendilerini Türklam’ım adıyla tanımlamasını önerir.
Türkiye, Türk, Türkçe ve Türklam Dr. Alptuna’ya göre Atatürk Devrimlerinin doğal sonucu, Türk Devrimlerinin en son halidir.