LAİK TAKIMIN ŞAŞKINLIĞI

L

Laiklik, kişilerin inanç bakımından serbest bırakılması düşüncesinden kaynaklanmıştı.  İsteyen istediğine inanacak gibi… Temel böyle atılmıştı.

Temel atılmıştı da ya sonrası? Bina nasıl inşa edilecek? Toplum nasıl yeniden yapılandırılacak? Laikliği getirenler, laik kişilerin inancı ile ilgili yön gösterebilmişler mi?  Laik kişiliğe bağlı inanç nasıl gelişip serpilecek? Ne kadar inanacaksınız? Kime inanacaksınız? Neye inanacaksınız? Nasıl inanacaksınız?

Tüccar ticareti ile doktor hekimliği ile avukat davası ile çiftçi ürününü nasıl yetiştireceği ile ilgisini azaltıp hepsi inanç bilgini olup herkes kendine göre bir yön mü bulacaktı?

Kızı boş bırakırsanız ya davulcuya kaçar veya zurnacıya, demezler mi?

İşte laiklere de inanç bakımından yön verilmediği için, laik kişilerin inancının, 50 sene sonra, ya davulcuya veya zurnacıya kaçtığı anlaşılmaktadır ki, yazarın görüşüne göre, Türk toplumundaki anlaşmazlığın kaynağı, işte bu kaçıştır.

( Not: Türk dediğimde Türk Türklerden veya Laik Türklerden söz ediyorum, Müslümanlaşmış yani Araplaşmış Türklerden değil. )

Yaşları 40-70 arasında olan çok sayıda kişi, özellikle üniversite eğitimi görmüş, bilinçlenmiş ve özellikle hanım olanlar, genelde aklı başına gelmiş herkes, özellikle boşlukta sallanılan 1960, 70, 80, 90 lı senelerde, ( artan biçimde 2000’li senelerden sonra ) laiklik dışı felsefelerin ( dini felsefe diye okuyun ) getirdiklerini, örtünmeyi, işlerini terk edip eve kapanmayı, haremlik ve selamlık yaşamı, el sıkmaktan korkan erkekleri, şaşkın şaşkın seyredip, “ ben artık bu yaştan sonra din mi değiştireyim yani, ne yapayım?” diye yakındıklarında, çaresiz şaşkınlıklarını, çaresizliklerini ve yukarıda sözü edilen inanç boşluğunu, açmazı ve çözümsüzlüğünü tanımlamış olmuyorlar mı?

Değerli Yurttaşlar, çözüm Türklam adında ve bu adın getirdiklerinde bulunabilir mi?

Müslümanlığın bilinen değerleri içinde sunulan yaşam biçimi son 70 senedir Cumhuriyetin getirdiklerine sırtını dönebilir, yasaları hiçe sayabilir ve bugünkü parlak Türkiye Medeniyetini yok sayabilir mi?

Laik yurttaşlar iki binli senelerden sonra, yaşam felsefelerindeki değişikliklere şaşarken, Müslümanlar değildir. Kimsenin Müslümanlara karışmadığı on binlerce camide istedikleri gibi tapındıkları, içeride ve dışarıda istedikleri gibi dinlerini uyguladıkları, din ve inanç özgürlüğünün sonuna kadar var olduğu bu ülkeyi ve yasalarını ve dilini ve ulusunu neden sevmezler, neden korumazlar, neden yüceltmezler, anlamak mümkündür çünkü bunlar Arapça konuşmayı ve Araplaşmayı arzularlar; bunlar gerçek Türk düşmanıdırlar, Türkçe düşmanıdırlar ve din kılıfına sığınıp, Allah adını kullanarak Türkiye, Türk ve Türkçe düşmanlıklarını gizlerler.  

Bir iki tane küçük, değersiz detay için mi? Renkli perde ( baş örtüsü diye okuyun )  gibi! Toplantılarda alkol almak-almamak gibi!  Bıyık gibi!  Değer mi?

Yoksa daha büyük kazançlar için mi? Bol para kazanmak, çalışmadan, bilgisizce para kazanmak için mi? Haksızca zenginleşmek için mi?

Değerli Yurttaşlar, çözüm Türklam adında, bu adın getirdiklerinde bulunabilir mi? Eğer evet bulunabilir diye düşünüyorsanız lütfen yazdıklarımı dikkatle okuyunuz ve düşününüz. Şimdilik sadece düşününüz, yeter. Daha sonra karar aşamasına geleceksiniz. Kararınızı okumayı bitirdikten, adlandırmayı düşünüp tarttıktan sonra veriniz.

Ama unutmayınız, bir kere Türklam’ım derseniz ana din kitabınız değişecektir. 

About the author

Dr. Erdem Alptuna

Erdem Alptuna tıp doktoru ve üniversite doçentidir.
Dr. Alptuna, Atatürk Devrimlerine uyum sağlayarak yaşayan insanların Yaşam Biçimine ve Felsefesini inceledi ve ortaya başka bir yaşam biçimi çıktığını kavradı. Bu yeni yaşam biçimine Türklam adını yakıştırdı. Ayrıca bugüne ve dünyaya daha iyi uyum sağlayacak birkaç yeni kural daha getirdi.
Dr. Erdem Alptuna bu blog’da, bu makaleler ile Türklam Yaşam Felsefesinin kurallarını anlatıyor. Cumhuriyetin kaya gibi sağlam yaşaması için Türk, Türkçe ve Türklam’a gereksinim vardır diyor. Türklam bir din değildir. Ama benzer bir Yaşam Felsefesi ve bu felsefeden doğan bir Yaşam Biçimidir. Dr. Alptuna herkesi makaleleri sürekli okuyarak Türklam’ı öğrenmeye davet eder. Beğenenlerin de kendilerini Türklam’ım adıyla tanımlamasını önerir.
Türkiye, Türk, Türkçe ve Türklam Dr. Alptuna’ya göre Atatürk Devrimlerinin doğal sonucu, Türk Devrimlerinin en son halidir.

Add Comment

Dr. Erdem Alptuna

Erdem Alptuna tıp doktoru ve üniversite doçentidir.
Dr. Alptuna, Atatürk Devrimlerine uyum sağlayarak yaşayan insanların Yaşam Biçimine ve Felsefesini inceledi ve ortaya başka bir yaşam biçimi çıktığını kavradı. Bu yeni yaşam biçimine Türklam adını yakıştırdı. Ayrıca bugüne ve dünyaya daha iyi uyum sağlayacak birkaç yeni kural daha getirdi.
Dr. Erdem Alptuna bu blog’da, bu makaleler ile Türklam Yaşam Felsefesinin kurallarını anlatıyor. Cumhuriyetin kaya gibi sağlam yaşaması için Türk, Türkçe ve Türklam’a gereksinim vardır diyor. Türklam bir din değildir. Ama benzer bir Yaşam Felsefesi ve bu felsefeden doğan bir Yaşam Biçimidir. Dr. Alptuna herkesi makaleleri sürekli okuyarak Türklam’ı öğrenmeye davet eder. Beğenenlerin de kendilerini Türklam’ım adıyla tanımlamasını önerir.
Türkiye, Türk, Türkçe ve Türklam Dr. Alptuna’ya göre Atatürk Devrimlerinin doğal sonucu, Türk Devrimlerinin en son halidir.