Her Ana Din Kitabı Bir Anayasadır

H

Her dinin birden çok kitabı vardır. Her dinin bir adet ana din kitabı bulunur. Her ana din kitabı bir anayasadır. Bu temel sözcüğü keşke ben bulsaydım.

Bu söz Fransız İhtilali Tarihi kitabını yazan Fransız tarihçi Pierre Gaxotte’dan aklımda kalmış. La Revolution Française adında kitabı 1970 senesinde okumuştum.  Fransız ihtilali sonrası yeni bir anayasa yapılmış. Yazar anayasayı İncil’e benzetmiş. Fransa’nın yeni İncil’i yazıldı anlamına yazı yazmış.  

Her ana din kitabı bir anayasa, her anayasa bir ana din kitabıdır.  

Toplumlar anayasalarına göre biçimlenir ve yaşarlar. Anayasalar kitlelerin felsefesini biçimlendirir.

Sanıyorum dünyanın bu kesiminde üç ana din kitabı vardır. Bunlar tarihsel sırasıyla Tevrat, İncil ve Kuran’dır. Demek ki insanlar dünyanın bu bölgesinde bu üç anayasa ile yaşamışlar ve çok sonraları gerek gören uluslar anayasalarını değiştirmişler. Bazı değişiklikler kanla yazılmış. Biz Türkler çok şanslı bir ulusuz. Bizim anayasamız Atatürk gibi bir dahi tarafından tasarlandı. Kansız, yumuşak ve genel kabul gören bir anayasayla laiklik ilkesi ve medeniyet halkımıza, bir reçelli pasta gibi sunuldu.  Yoksa Avrupalı dinciler ve dindarlar arasında otuz sene ve yüz sene süren din savaşları yaşandı; yüzbinlerce insan işkencelerle öldürüldü ve odunlar üzerinde yakıldı. Sonunda gelen laik ve medeni anayasalar ile Avrupa bugünkü kimliğine kavuştu. Bizde ise bu geçiş yumuşak ve kansız yaşandı.

Başka bir değişle, yukarıdaki mantığı sürdürürsek,  Kuran anayasasını uygulayan Osmanlı Devleti ortadan kalktığında ve onun yerine gelen Bağımsız Devlet yeni anayasasını yazdığında hazırlanan yeni anayasa ve içindeki laiklik ve kadın hakları yeni ana din kitabı oldu ve halkımız medeniyetin mutluluğunu ve adaletini kolayca yaşadı. Teşekkürler size Kemal Atatürk, milyonlarca kere.

Ayrıca Osmanlı Devleti parçalandığında ortaya çıkan onlarca devlet, Sırbistan, Macaristan, Bulgaristan gibiler, kendi anayasalarını yazarak uygulamaya koydukları an, ortadan kalkan sadece Osmanlı Devleti değil, o toprakları yöneten din anayasası ve din yasaları idi. Bunlar yaşanmış gerçeklerdir; bu devletleri dinin karanlığından medeniyet güneşinin aydınlığına taşımıştır. 

Ana din kitapları nasıl yazıldı derseniz o kitapları çalışmak gerekir.

Tevrat’ı bana Orta Doğu Teknik Üniversitesi Felsefe bölümünden bir Musevi verdi. Kitap Fransızca idi ve en azından birkaç yüz yıllıktı. Okumaya çalıştım. Hem okuyunca ve hem de konuşunca anladım ki Tevrat bir hatıra defteri. İsrail halkı oluşunca, binlerce yıl önce, neler olup bittiğini bu deftere yazmışlar. Kim nereden geldi, nereye gitti, kimin çocukları doğdu, isimleri nedir falan diye. Sonra çeşitli öyküler eklenmiş, başlarından geçen. Rüyalar, olaylar, savaşlar, yaşananlar. Böylece kalın bir kitap haline gelmiş. Museviler Tevrat’ın böyle oluştuğunu anlatıyor ve inanıyorlar. Tevrat Musevilerin ana din kitabı ve bir yerde, inananlarının anayasası.

İncil’in bugünkü eldeki yazılı şeklinin Türkiye’de yazıldığı belirtiliyor. İsa yaşarken ve öldükten sonra yaşadıkları ve yaptıklarını çeşitli kişiler yazmış ve böylece ortaya 400 civarında İncil kitabı çıkmış. Bu denli fazla sayıda ana din kitabı olamaz diyen rahipler toplanmışlar.  En son İznik’te yapılan bir büyük toplantıda, sanıyorum 1000 senelerinde,  tek bir İncil haline getirilmiş diğerleri yakılmış ve yenisine bazı ekler yapılmış. İncil Hristiyanların o zamandan beri ana din kitabı ve anayasası. Hristiyanlar İncil’in böyle yazıldığını biliyorlar, yeni yetişenlerine tarihi gerçeği böyle öğretiyorlar. İsteyenleriniz İznik’e giderek İncil’in en son yazıldığı küçük ama önemli kiliseyi ziyaret edebilir. Sanırım iki binli yıllarda camiye çevrildi ama eski bina duruyor.

Kuran Müslümanların ana din kitabı. Müslümanların Peygamberi Hz. Muhammed’e gökte oturan tanrı Allah tarafından Cebrail adındaki bir melek yardımıyla indirilip söyletildiği ve onu dinleyenlerin yazdıklarına inanılıyor. Müslümanlar yaşamlarını bu anayasaya göre sürdürüp ona Şeriat Yasaları adını vermişler. Türkiye dışındaki çeşitli ülkeler bu Şeriat Anayasasıyla yaşıyorlar. Atatürk’ün sayesinde Türkler kendi anayasalarını yazdılar ve batıdaki gelişmiş ülkeler gibi evrensel medeni anayasaya uygun yaşıyorlar. Türkiye’deki laik anayasaya göre herkes Kuran’daki dinini kendi istediği gibi yaşayabilir ve kimse bir diğerine karışmaz.

Ben 100 senedir sürdürülen laik yaşam biçiminin ve onun geliştirdiği felsefenin adını koymak gerektiğini düşünerek Türklam’ı yazdım.

Türklam da bir çeşit ana din kitabıdır, Türkler için, ama Türklam din değildir, Türkiye Cumhuriyetinde laik insanların yaşamlarını anlatan ve düzenleyen kitaptır Türklam.  

Laik yaşamı anlatan Türklam bu yaşam biçiminin doğurduğu felsefeyi tanıtmaya çalışacaktır.    

About the author

Dr. Erdem Alptuna

Erdem Alptuna tıp doktoru ve üniversite doçentidir.
Dr. Alptuna, Atatürk Devrimlerine uyum sağlayarak yaşayan insanların Yaşam Biçimine ve Felsefesini inceledi ve ortaya başka bir yaşam biçimi çıktığını kavradı. Bu yeni yaşam biçimine Türklam adını yakıştırdı. Ayrıca bugüne ve dünyaya daha iyi uyum sağlayacak birkaç yeni kural daha getirdi.
Dr. Erdem Alptuna bu blog’da, bu makaleler ile Türklam Yaşam Felsefesinin kurallarını anlatıyor. Cumhuriyetin kaya gibi sağlam yaşaması için Türk, Türkçe ve Türklam’a gereksinim vardır diyor. Türklam bir din değildir. Ama benzer bir Yaşam Felsefesi ve bu felsefeden doğan bir Yaşam Biçimidir. Dr. Alptuna herkesi makaleleri sürekli okuyarak Türklam’ı öğrenmeye davet eder. Beğenenlerin de kendilerini Türklam’ım adıyla tanımlamasını önerir.
Türkiye, Türk, Türkçe ve Türklam Dr. Alptuna’ya göre Atatürk Devrimlerinin doğal sonucu, Türk Devrimlerinin en son halidir.

Add Comment

Dr. Erdem Alptuna

Erdem Alptuna tıp doktoru ve üniversite doçentidir.
Dr. Alptuna, Atatürk Devrimlerine uyum sağlayarak yaşayan insanların Yaşam Biçimine ve Felsefesini inceledi ve ortaya başka bir yaşam biçimi çıktığını kavradı. Bu yeni yaşam biçimine Türklam adını yakıştırdı. Ayrıca bugüne ve dünyaya daha iyi uyum sağlayacak birkaç yeni kural daha getirdi.
Dr. Erdem Alptuna bu blog’da, bu makaleler ile Türklam Yaşam Felsefesinin kurallarını anlatıyor. Cumhuriyetin kaya gibi sağlam yaşaması için Türk, Türkçe ve Türklam’a gereksinim vardır diyor. Türklam bir din değildir. Ama benzer bir Yaşam Felsefesi ve bu felsefeden doğan bir Yaşam Biçimidir. Dr. Alptuna herkesi makaleleri sürekli okuyarak Türklam’ı öğrenmeye davet eder. Beğenenlerin de kendilerini Türklam’ım adıyla tanımlamasını önerir.
Türkiye, Türk, Türkçe ve Türklam Dr. Alptuna’ya göre Atatürk Devrimlerinin doğal sonucu, Türk Devrimlerinin en son halidir.