DÜŞ GÖRMEĞE DAVET

D

Bir önceki yazımda, kanıma göre, Türkiye’nin ve Türkçenin kurtuluşu, Atatürk Devrimlerinin toplam sonucu olan Türklam,  zaten Araplaşmış Türk halkı tarafından kabul görmeyecek ve ne Türkiye ve ne de Türklük Araplaşmaktan kurtulamayacak diye bir kara tablo çizmiştim.

Bu karamsar kabloyu değiştirelim mi? Biraz da GÜNDÜZ RÜYASI görmeğe ne dersiniz?

Ya Osman Bey veya ardıllarından bir sultan, Türklam’ı bulsaydı da Türkçe, Atatürk’ün taktığı motora 600 sene önce kavuşsaydı ne olurdu?

Biraz kurgu, biraz gayret haydi! Bir gündüz düşü işte!

Türkçe bilen,  radyo, televizyondan Türkçe yayın yapan 25 ülke ve 500 milyon insan olmaz mıydı?

Türkçe, 1990 senelerinin ve sonrasının İngilizcesinden daha yaygın konuşulmaz mıydı?  

Avrupa’daki her ulusun öğrendiği ikinci veya üçüncü dil olsaydı, Türkçe’nin etkinliği 20. Yüzyıl sonunda ve 21. Yüzyıl başında Türkiye’nin bir türlü elde edemediği siyasi, bilimsel, felsefi ve edebi etkinlik olmaz mıydı?

Türkler, dili herkes tarafından bilindiğinden ve saygı gördüğünden her sözü dünyada yankılanan ulus olmaz mıydı?

Diyeceksiniz ki, Osman Beyin veya ardıllarının böyle bir düşünceyi üretmesi olanaksızdı; size katılıyorum. Doğru.  Ne var ki ben sizleri düş görmeğe davet ettim, gerçekleri değil!

Gerçekte ise böyle bir şans meğer elimize geçmişmiş değil mi? 

Hiç kimse ulus temelinde dünyanın en büyüklerinden biri olma şansını yakalamadığımızı söyleyemez. Ne var ki bunu bugün görebilenler bile ne kadar az!

Eğer bunu bugün görebilirsek, artık büyüğü olamayacağımızı anladığımız şu kürede belki süreklilik arz ederiz ki o dahi bir değerdir ve hiç değilse Araplaşarak yok olmayız.   

Şimdi artık ulusça can derdindeyiz, milletimizin yok edilmesine çalışanlar var aramızda, dil olarak onur derdindeyiz, can derdindeyiz ve topluca, nelerin derdinde değiliz ki!

Araplaşan bir Türkü, Türklam ile tanıştırmak bile olanaklı değil diye düşünüyorum; nerede kaldı ben Türklam’ım dedirtmek!  En azından bunun nasıl yapılabileceğini ben bilmiyorum.

Ama dediğim gibi Türklüğün ve Türkçenin tek kurtuluşu bu ise, ben Türklam’ım demek ise, hepimizin, sadece benim değil, bu satırları okuyan Türk kalabilmiş her Türkün, Türklam’ı halka nasıl yayabileceğinin bir yolunu bulması gerekir, bunun için çalışması gerekir.

Ben bu yolu bulamadığımı itiraf ediyorum. Ben bu yolu bilmiyorum. 

Ben sadece bu büyük olayı, Türkçenin ve Türklüğün kurtuluşunun yolunu gördüm, Atatürk’ün yaşasaydı bunu, belki de başka bir ad altında uygulayacağını anladım ve kurtuluş çaresi için Türklam adını taktım. Benim görevim bu kadar.

Eğer Türklam’ı yayabilme yolunu bilsem yapardım, yaparım.

Ben bu yolu bulamadığıma göre Türkçenin ve Türklüğün kurtuluş çaresi bundan böyle Türklam’ım diyenlerindir.

About the author

Dr. Erdem Alptuna

Erdem Alptuna tıp doktoru ve üniversite doçentidir.
Dr. Alptuna, Atatürk Devrimlerine uyum sağlayarak yaşayan insanların Yaşam Biçimine ve Felsefesini inceledi ve ortaya başka bir yaşam biçimi çıktığını kavradı. Bu yeni yaşam biçimine Türklam adını yakıştırdı. Ayrıca bugüne ve dünyaya daha iyi uyum sağlayacak birkaç yeni kural daha getirdi.
Dr. Erdem Alptuna bu blog’da, bu makaleler ile Türklam Yaşam Felsefesinin kurallarını anlatıyor. Cumhuriyetin kaya gibi sağlam yaşaması için Türk, Türkçe ve Türklam’a gereksinim vardır diyor. Türklam bir din değildir. Ama benzer bir Yaşam Felsefesi ve bu felsefeden doğan bir Yaşam Biçimidir. Dr. Alptuna herkesi makaleleri sürekli okuyarak Türklam’ı öğrenmeye davet eder. Beğenenlerin de kendilerini Türklam’ım adıyla tanımlamasını önerir.
Türkiye, Türk, Türkçe ve Türklam Dr. Alptuna’ya göre Atatürk Devrimlerinin doğal sonucu, Türk Devrimlerinin en son halidir.

Add Comment

Dr. Erdem Alptuna

Erdem Alptuna tıp doktoru ve üniversite doçentidir.
Dr. Alptuna, Atatürk Devrimlerine uyum sağlayarak yaşayan insanların Yaşam Biçimine ve Felsefesini inceledi ve ortaya başka bir yaşam biçimi çıktığını kavradı. Bu yeni yaşam biçimine Türklam adını yakıştırdı. Ayrıca bugüne ve dünyaya daha iyi uyum sağlayacak birkaç yeni kural daha getirdi.
Dr. Erdem Alptuna bu blog’da, bu makaleler ile Türklam Yaşam Felsefesinin kurallarını anlatıyor. Cumhuriyetin kaya gibi sağlam yaşaması için Türk, Türkçe ve Türklam’a gereksinim vardır diyor. Türklam bir din değildir. Ama benzer bir Yaşam Felsefesi ve bu felsefeden doğan bir Yaşam Biçimidir. Dr. Alptuna herkesi makaleleri sürekli okuyarak Türklam’ı öğrenmeye davet eder. Beğenenlerin de kendilerini Türklam’ım adıyla tanımlamasını önerir.
Türkiye, Türk, Türkçe ve Türklam Dr. Alptuna’ya göre Atatürk Devrimlerinin doğal sonucu, Türk Devrimlerinin en son halidir.