Gezip görenleriniz bilir, bugün Selanik’te ( Yunanistan), Filibe’de ( Bulgaristan ), Üsküp’te ( Makedonya ) eski kent ( old town ) adı altında korunmuş bölgeler vardır. Bunlar Osmanlı imparatorluğu esnasında buralarda yaşayan Türklerin Mahalleleridir. Hırvatistan, Sırbistan, Bosna-Hersek, Yunanistan, Romanya gibi ülkelerin hemen her büyük kentinde vardır. Olay şöyle gelişmiş. Bu kentleri savaş ile ele geçiren Türkler, bakmışlar buralarda Protestanlar, Katolikler, Ortodokslar yaşıyorlar, çağa uygun giysiler giyiyor, çağa uygun yaşıyorlar, müzik var, dans var. Türkler ise ha babam Arapça öğreneceğim, Arap adetlerini alacağım diye...
CUMHURİYET KARŞITLARININ SÖZLERİ ve eylemleri
Türklam’ın kuralları gereklidir, çünkü günlük hay huy arasında, nedenlerini pek düşünmeden farkında olduğunuz gibi, son yıllarda Türkiye’de yasaların dışına çıkan çok sayıda insancık türemiştir ki bunların çoğu, ne yazık ki devlet memuru sıfatını taşımaktadır. Bunlar da başlangıçta sizler gibi Türklam idi. Ancak Söztürklam’ı okumadıkları için Türklam olduklarını, yani adlarını bilmiyorlardı. Bunlar da namuslu, düzenli, disiplinli, yalan-dolan bilmeyen, vatansever insanlardı. Bunlara, politik eğilimi Cumhuriyetin bugünkü düzenini yıkmağa yönelik, bazı dinci, tarikatçı, Arap ruhlu, Arapça konuşturma hevesli, Türk ve Türkçe...
TÜRKLAM GEREKLİ Mİ
Türklam Yaşam Felsefesi, Türkiye için gereklidir, şarttır ve yaşamsal önemdedir. Kişinin ruhsal huzuru, toplumun huzuru ve yeniliklerin güzelce, anlayışla ve kardeşçe tartışılabilmesi, toplumun yeniden yapılanabilmesi, bugünün yakalanıp zevkle yaşanabilmesi, çağdaşlığın zevkini yaşarken eski devirlerin Araplaştırmayı özendirici getirileri nedeniyle kişinin kendi kendine ruhsal ve fiziksel işkence yaşatmaması, şaşırmaması, ruh hastaları haline gelinmemesi, Türk Ulusunun çağdaşlaşarak diğer uluslar ile birinci sırada ve eşit yarışabilmesi için Türklam şarttır. TÜRKLAMIN TANITIMI Türklam’ın reklama gereksinimi yok ve zaten istemiyorum...
BOŞLUKTAN GELEN DEĞİŞİK TİPLER
Basit GÖZLEMLER Devlet ve halkın düşünürleri, laiklik ilkesinin uygulanmağa başlamasıyla birlikte doğması kaçınılmaz boşluğu görüp de bunu dolduramayınca neler oldu? Kendi işi gücü ile yaşam kavgası ile karın doyurup çocuk okutmakla uğraşan, laik, az laik, hiç laik olmayan kişiler, sözü edilen boşlukta, bazı hesaplı-kitaplı inanç sömürgenlerinin ellerine düştüler. Sonuçta ve ortaya nasıl, hem de nasıl tipler çıktı, değil mi? Eski bir değime göre, ibret-i alem bir toplum oluşturmadık mı? Yelpazenin bir ucundan diğer ucuna kadar, en geri, en tutucu tiplerden tutun, en ilerici tiplere kadar, bu boşluk ortamında, vahşi eğrelti otları gibi...