Atatürk, eğer İslam dininde yaptığı değişikliklere reform adını takmıyorsa, demek ki reformu istemiyor ise, peki ne istiyor? Halk zaten çoğunlukla laik olmuş. Artık bir kadın ile evleniliyor, kadın hakları var. Kadın mirastan pay alıyor. İslam dini en önemli yapısı olan şeriattan yoksun. Kurallarının çok azı, o da göstermelik olarak uygulanır ve İslam dininde gelmiş, geçmiş en büyük reform gerçekleştirilir de neden reform denmez, yani, pardon, neden reform yok, denir? Neden bir isim takılmaz? Neden reform tanınmaz? Neden var olana yoktur denir? Bilmem? Siz biliyor musunuz? Ben hem bilebiliyorum ve hem de bilemiyorum. Kesin değil...
SÖYLEŞİ – DEVAM
Kuran’ın Türkçeleştirilmesi, ezanın Türkçeleştirilmesi reform değil mi? Zaman içine yayılıyor ve Atatürk bunlar için reform adını kullanmıyor. Dinde reform yapalım diyenlere de karşı çıkıyor. Dinde reform istemiyor anlaşılan. İyi de ne istiyor o zaman? Reform yapmışsın zaten! Adını neden koymuyorsun? Ne bekliyor? Herhalde niyeti reform değil, diye düşünebilirsiniz de zaten reformları yapmış ve yapıyor. Atatürk’ün yaptıklarından sonra 1928 de bir de komisyon toplanıyor ve bu komisyon dinde reform yapalım diyor, dinde reformu istiyor. Atatürk reddediyor. Dinde reform olmaz diyor. Acaba niyeti ne? Devrimlerle birlikte giderek...
44. KUTSAL GÜNLER
Türklam din olmadığı için kutsal günü de yoktur. Kutsal günlerin oluşturduğu ay veya aylar da yoktur Türklamda. Cuma, Cumartesi ve Pazar Türklamda Pazartesi veya Salı veya Çarşamba veya Perşembeden farklı değildir. Türklamda her gün kutsaldır. Her güne o günün en güzel gününüz olması şansını verin. İyi kararlar bilgiye dayanır; dini öğretilere değil. Türklam size yepyeni bir yaşam biçimi getirdi. Eskinin nesi iyi ise alırız; iyisi değilse bırakırız. Bu yaşam biçiminde eskiden kırıntı bile bulamayacaksınız. Atatürk bizlere yeni bir yaşam biçimi gösterdi. Bu biçimi izlersek, Türklam olabilirsek kişilik bazında mutluluğu...
32. YARDIMSEVERLİK
İyilikseverlik, yardımseverlik, insan severlik, hayırseverlik insanın doğasında vardır. Cumhuriyetle birlikte Yardım Sevenler Derneği 1928 yılında kurulmuş bugün 132 şubesi ile çalışır durumdadır. Yardımseverlik için filantropi sözcüğü de kullanılabilir. Filantropi sözcüğü Türkçemize Fransızcadan geçmiştir. Kavramın kökeni Yunanca philo (filo), sevmek ve antropos, insan sözcükleridir. İki “olmazsa olmaz” etmeni ve bir de kuyruğu vardır. Birincisi yardımı veya iyiliği kimin yaptığı bilinmeyecek, ikincisi yardımı kimin aldığı bilinmeyecektir. Kuyruk ise devamlılık ilkesidir. Kimseyi yarı yolda bırakmamalısınız. Bu durumda senede...
28. ÇEVRE TEMİZLİĞİ
Türklamda insanlar sadece kendilerini değil çevreyi de bilimsel yöntemlerle ele alır ve temizlerler.
Türklam kendisini, elbisesini, evini, okulunu, kentini, ülkesini; özetle, bulunduğu her alanı temiz ve düzenli tutar ve bu alanların temizliği ve düzeni için yaptığı ve yaptırdığı hizmetçiliği onur bilir.
Herkes evinin önünü temizlemeli ve temiz tutmalıdır.
Herkes bahçesini temiz ve düzenli tutmalıdır.
Türklamda her tür temizlik modern bilimsel kurallara uyarak yapılır.
Çok iyi temizlik kurumları kurulmalı ve çalıştırılmalıdır.
25. PUT NEDİR
Türkçemizde bir de put sözcüğü vardır. Put nedir? Sözlüğe göre putun tanımı şudur: Kimi ilkel toplumlarda, doğaüstü gücü ve etkisi olduğuna inanılan, tanrı olarak tapılan, genellikle canlı bir varlığı, özellikle insanı gösteren, tahtadan, taştan, topraktan yapılmış yontu. Yine sözlüğe göre: Kur’an açısından put, çok geniş anlamlıdır, ( heykel olması gerekmez ), kişinin Allah’ın dışında hayatın amacı kıldığı, maddi-manevi her şeydir. Maddi-manevi ne var ise hayatın amacı kılmak Allah’a şirk koşmak olarak nitelendirilmiştir. Türkiye’mizde put yoktur, hiç olmamıştır. Put İbrahimi dinlerin varlığından önceki bir düşüncenin tanrı tanımıdır...
4. TAPINMANIN DİLİ
Türklamda, tapınmanın dili, kuşkusuz, Türkçedir.
Bir kişinin içindeki inancı ile konuşması esnasında, duası esnasında, ana dilinden farklı bir dil kullanması yetersizliğe yol açabilir.
İnancınıza ana diliniz ile konuşun; başka her dilden daha iyi anlatırsınız.
Ne istediğinizi biliniz, hedefinizi ayrıntılarıyla saptayınız, kendinizi iyi bir biçimde ifade ediniz ki yanlış anlama, yanlış anlaşma olmasın; hedefinize odaklanınız, yoğunlaşınız.
İyi Türkçe konuşabilmeniz için iyi laik eğitim görmeniz gereklidir. Bu bakımdan iyi eğitimi savsaklamayınız.
Her ulus kendi dilinde tapınmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının dili Türkçedir.
PEKİ, CUMHURİYETTEN SONRA NASIL TÜRK OLUP TÜRKÇE KONUŞUP MÜSLÜMAN KALMIŞIZ -2
Atatürk yaşadığı için ve laik olduğumuz için. 1950 sonrası: İsmet İnönü 1973 senesinde öldü. Artık kurucu babalardan hiç birisi yoktu. Farkında değildi laik halk ama artık babası ölmüş öksüz kalmış kişiydi. Yaşlı kurt Atatürk’ün silah arkadaşıydı ve varlığı bile korkutucuydu. Artık halkın laikliği koruyan anayasa maddeleri tehlikedeydi ama kimse durumun farkında değildi. Ülkede iç savaşa benzer bir suni durum yaratıldı. Sonra CIA güdümlü 1980 darbesi yapıldı. CIA güdümlü diye yazdım çünkü resmi Amerikan belgeleri yayınlandı ve böyle olduğunu kendileri yazdılar. Ben masumum. Bu sağcı darbe laiklik karşıtı gizli kişilere umdukları fırsatı...
PEKİ, CUMHURİYETTEN SONRA NASIL TÜRK OLUP TÜRKÇE KONUŞUP MÜSLÜMAN KALMIŞIZ – 1
Atatürk yaşadığı için ve laik olduğumuz için. Yoksa İslamiyet’te gerçekten ümmet ve dil önceki makalemde anlatıldığı gibidir. Esasında bu süreci ikiye bölebiliriz. 1. 1950 öncesi ve 2. 1950 sonrası 1950 öncesi: Dünya tarihinde halkının çoğunluğu Müslüman bir devlete ilk kez laiklik getirildi. Teşekkürler Büyük İnsan Atatürk. Bir yerde bu işlem psikolojik ( bireysel ) ve sosyolojik ( toplumsal ) deneydir ve sonucunda bugünkü Türkiye çıkmıştır ortaya. Bizler hem Müslümanız ve hem de laik; benim önerdiğim isimle, Türklam. Laiklik ilkesi getirildiğinde kişiler otomatikman laik ortamda yaşamaya başlamışlar. Zaten Müslümanlar. İki...
BÜYÜK ALDANIŞIN KURGUSU
Her şeyden önce Suriye, Filistin ve Mısırlı insanların din değiştirdikten sonra Araplaştıkları kesindir. Daha önce ne Arapça konuşurlardı ve ne de Arap Milletindendiler. Ben sadece bu ulusları örnek aldım. Başkaları da var. Ama bu örnekler, sanırım, yeter de artar. Bu insanlar nasıl ve hangi yolla, hangi kurgu ile sonradan Arap Ulusunun bir kolu olmuş ve nasıl ana dilleri yok edilmiş ve nasıl Arapça konuşur duruma gelmiş? Arapça nasıl yok etmiş ana dillerini? Hiç birisi mi uyanmamış, hiç birisi mi olayı fark etmemişti? Fark edilmeyecek bir şey olmadığına göre, fark edenlere ne olmuş? Böylesine büyük bir tahribatı nasıl...