Hiç birisi uzun ömürlü olmadı Onca beylik, hanlık ve devlet yıkıldı, Kaldı… Yerden kalkamadı. Birçokları başka ulusların yemi, Türk adını bile kullanamadı, Acaba bir yerde bir hata mı vardı? Yoksa bir güç, intikam mı aldı? En güçlünün intikamı, Bir de, İhanete neden bu denli sık rastlandı? İhanet eden ihanet bulur! Gök Tanrının değişmeyen kuralı, Yoksa bu mudur? Sanki gizli bir el Türk’ü sınadı, Dinini terk edenler çarpılacaktı, Nitekim çarpıldı kaldı. Neden hiç kimse farkına varmadı? Oysa o denli de ortadaydı. Türkler, hainlik etti, Türk dinini değiştirdi, En esaslı ihanet de Türkçeye idi. Sonra, asırları içti, bitirdi, Ama battı...
KORKU
Türklamı kabul edenler! O çizginin Türklam tarafına geçenler: Korkun! Korkun artık, korkun. “Türklamım artık,” dediğiniz andan itibaren, etrafta, sizi felaketlerden, yalandan ve dolandan kurtaracak yüce bir güç bulamayacaksınız. Ben hesabımı Allah’a veririm, öbür dünyada veririm diyemeyeceksiniz artık. Ne yapacaksınız şimdi? Korkacak mısınız? Evet. Alışıncaya kadar evet! O halde korkun artık, korkun. İlk kez, bu akşamı ve yarını yaşayın, bakalım ne olacak? Türklamı kabul ettiğiniz bu ilk akşam çok korkacaksınız, biliniz. Ne büyük azap! Ne büyük sıkıntı! Ne büyük korku bu! Şu koskocaman dünyada yapayalnız kaldınız. ...
60. HESAP KİME VERİLİR
Türklamda hesap sadece ve her zaman ulusa verilir, ulusun yasal temsilcisi olan organlarına, Sayıştay gibi, verilir. Her sorumlu, kuruşu kuruşuna hesap vermelidir. Hesap söz konusu ise sorumsuz kişi yaratılamaz. Eğer hesap veremezse en ağır hapis ile cezalandırılmalıdır çünkü hesabını veremediği zaman milletin parasını çalan hırsızdır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin büyük oturum salonunda ne yazar? Egemenlik kayıtsız şartsız kimindir? Ulusundur. O halde ulusa hesap vermekten kimse kaçamaz. Egemenliğin kayıtsız şartsız ulusa ait olduğu Türklamda, hesap da, kitap da ulusa verilir, sadece ulusa. İşte bu nedenle suçun cezasını da ulus...
55. KADER, KISMET
Bu iki sözcük Türklamda da vardır, kullanılabilir; kavramları farklıdır. Bir işi başarmak için çok çalışır ve çok hazırlanırsınız ama bazen ne kadar da çok olasılık vardır? Bazı olasılıkları düşünür, gedikleri kapatırsınız. Bütün olasılıkları düşünür, bütün gedikleri kapatırsanız, kader ve kısmetiniz avucunuzun içinde demektir. Ne var ki çok bilinmeyenli denklemlerde bütün olasılıkları düşünüp bütün gediklerinizi kapatamayabilirsiniz. Özellikle toplumsal olaylarda denklemin o denli çok bilinmeyeni bulunabilir ki en akıllı insan bile tamamını zor görebilir; en gelişmiş bilgisayar bile bütün olasılıkları hesap edemeyebilir. İşte...
51. İNANÇLA KONUŞMA
İnancınıza tapınma veya dua etme de denebilirse de kanımca dertleşme ve konuşma daha uygun düşen bir değimdir. Türklamda inanç kişinin içindedir. Türklam iki ayağının üzerinde duran, kendine ve ailesine ve gerekirse yurttaşlarına yeterli, bilgili ve çalışkan bir kişidir. Ayakta durabilmek için dışarıdan gelebilecek ne bir güce gereksinimi vardır ve ne de dışarıdan gelebilecek bir yardım için rüşvet vermeye. Türklamda inançlı kişi inancının gücünü içinde, beyninde, kaslarında, karakterinde duyumsar. Hastalıkta ve iyilikte, güçlüyken veya zayıfken, savaşta ve barışta, gereksinim duyduğunuzda her an, başka hiçbir yere gitmeden, başka hiç bir...
43. TURİZM
Türklamda kutsal yerler olmadığı için kutsal yerleri ziyaret diye bir kavram ve amaç da yoktur. Yani Türklamda hac denen olay yoktur, hiç bir biçimi ile yoktur. Türklamda kutsal yer veya bina yoktur. Dünyanın her karış toprağı ve suyu, inanan insan için yeterince kutsaldır. Türklamda inanç hiç bir yerde oturmaz; Ankara’da, Mekke’de, Medine’de, Kudüs’te, Tibet’te, Selçuk’ta oturmaz. Tanrı gönlünüzdedir, içinizdedir, duyumsuyabilenleriniz için. Gezintiyi yani turizmi, dünyayı gezip görmek, bilginizi arttırmak ve bu arada eğlenip dinlenmek için yapınız. Türklamda turistik amaçlı gezi yapmanız önemle önerilir. Geziniz. Görüp de...
42. MANEVİYATI GÜÇLENDİRMEK
Türklamda maneviyatınızı güçlendirmenin yolu çok çalışmak, doğruyu öğrenmek ve uygulamak, erdemli insan olmak, iyi evlat, iyi baba, iyi anne, iyi üvey baba, iyi üvey anne, iyi üvey evlat olmak; üstlenilen görevi en iyi biçimde yapmak ve bunun için doğru, dürüst biçimde çok ama çok çalışmaktan ve gayret etmekten geçer. Üretim arttıkça, iyi sonuçlar alındıkça maneviyat yükselir. Onurlu kişi yapısıyla gerçeği söyleyiniz, doğrularla birlik olup güç birliği oluşturunuz, böylece doğruyu çoğunluk durumuna getiriniz. İşte budur özverili davranış ve gerçekten zordur; işte budur gerçekten maneviyatı güçlü insan ve gerçekten yürek ister...
38. DİLENCİLİK
Türklam Yaşam Biçiminde dilencilik yoktur, hiç bir türü yoktur.
Türklamda dilenene yardım etmek, kötülük yapmak anlamına gelir.
Bu durumda kötülük iyi yönlüdür. Bir, dilenciyi çalışmaktan alıkoyar, iki, kendi içindeki inancı zayıflatır.
Yardıma muhtaç birisine yardım etmenin yolu, yöntemi Yardımseverlik başlığı altında anlatılmıştır.
Türklamın Yeni İnsanı olmak zaman alır.
Türklam Yaşam Biçimini uygulamak ve yaşamak sanıldığından daha zordur; disiplin gerektirir.
37. İNANÇ İLE ALIŞ VERİŞ
Türklamda inanca sunabileceğiniz, inanca kurban edebileceğiniz hiç bir alışveriş yani rüşvet yoktur. Türklamda inancın size verebileceği doğaüstü hiçbir şey yoktur. Türklamda, inanç, yiyeceklerin zevkle yenmesinden, içeceklerin ağız tadıyla içilmesinden, yasalara uygun, yasaksız dünya yaşamının mutlulukla uygulanmasından yanadır ve dinsel hiç bir yasak tanımadığı için, şu veya bu yasağına uydum diye inançtan bir şeyler ummak gibi bir beklenti içine girmez. Tapınmak ruhsal rahatlık ve güçlenmek için yapılır, rüşvet sunmak için değil. Sınav gibi, hastalıktan iyileşmek için gibi durumlarda da içinizdeki inancı yardımınıza çağırabilirsiniz...