Türkiye’de toplumsal huzur yok. Huzursuzluğun nedeni, kişilerin asgari müştereklerde anlaşamamalarının nedeni, yazara göre, çok basittir ve özetle laiklerin ve Müslümanların, birlikte nasıl mutlu olabileceklerine karar verememiş olmalarıdır. O kadar. Türklam bu kararı verdirebilirse, toplumsal huzuru sağlarsa, ne mutlu bizlere.
Laikler, Müslümanlığı tam uygulamak isteyenler için, yobaz gibi, gerici gibi, bir takım etiketler takarlarken, Müslüman olanlar ise laikler için Müslüman değiller diyerek dinsizlikle ve inançsızlıkla, karalama yolunu seçmektedirler.
Ne yakışıksız bir durum! Hepimiz biriz oysa! Hepimiz Türk’üz ve hepimiz Türkçe konuşuyor, yazıyor ve okuyoruz. En azından şık değil. Laikler Müslüman, Müslümanlar da az çok laik oysa.
Anlaşmazlık her iki kesimden de kaynaklanmakta çünkü laikler Müslümanların temel bazı dinsel isteklerini çağa uygun görmeyip gericilik, çağ dışılık, vahşilik ve yobazlık diye nitelendirmekte, Müslümanlar da laikleri Müslüman görmeyip küçümsemekte ve değiştirmek ve Arapça konuşan Arap yapmak istemektedirler çünkü ana din kitapları bunu böyle emretmektedir. Bu bakımdan çaresizdirler; ana din kitaplarında böyle bir emir açık seçik var ve inandıkları sürece uymak zorundalar.
Türklam bu düğümü çözmek için buradadır.
ANLAŞMAZLIĞIN ÇÖZÜMÜ:
Bir kaç yol var. Ben birini tutacağım. İlk yol yüzde vermek olabilir mi?
Örneğin, diyelim ki bir Müslüman Hanım, bir erkeğin 4 eşinden birisi olmak istemiyor. Hakkıdır. Tek eşli yaşam sürmek istiyor. Haklıdır. Buna % kaç diyelim, bakalım, % 5 olsun mu? O halde bu Müslüman Hanım % 5 laikleşmiştir. İyi mi?
Laik kişi de bir erkeğin 4 eşinden birisi olmak isteyen hanıma Müslümanım dediği için yobaz demeyecek. O halde en azından % 5’te anlaştık. Oldu mu?
Bilmem, bu tür yaklaşımım gelecek sistem hakkında yavaş yavaş bir fikir veriyor mu? Bu sistemi ve Müslümanların ve laiklerin yaşam biçimlerini yüzde vererek ortak noktada birleştirmek istiyorum. Böylece Türklam’ı doğuracağız.
Ne dersiniz?
LAİKLERİN İKİLEMİ:
Anlaşmazlığın laikler ile ilgili kısmında şöyle denebilir. Laik kişiler ne istediklerini tam olarak bilmemektedirler çünkü ne istendiği kendilerine tam anlatılmış değildir, ama işin en acı tarafı, ne istendiği bile belli değildir.
1. Bu kişiler laikim diyerek ülkelerinde Türkçe konuşmayı istemektedirler ancak önlerini İslam’ın Arapçası kesmektedir.
Ezan bile sonradan Arapça okunmuş ve Atatürk Devrimleri bir yeniliğini kaybetmiştir. Laik Türkler artık şu 2 kararı kesin vermelidir: Ya Türkçe veya Türkçe mi? Yoksa Türkçe konuşurken dili Arapça kökenli sözcüklerle mi dolduracaklardır? Türkçe konuşup Arapça mı dua edecekler? Yani Osmanlı Devletinin Osmanlıcası gibi Cumhuriyette bir Türkçemanlıca mı oluşturacaklar?
Ya Türkçe konuşur, Türkçe dua ederim veya Türkçe konuşur, Arapça dua ederim mi? Artık bu kararı vermelisiniz. Bu konuya % 5+ % 5 verelim mi?
2. Bu kişiler laikim diyerek Türk Ulusunu sevdiklerini, Türk Ulusunun bir parçası olmayı istediklerini belirtmektedirler ancak önlerine İslam’ın ümmet kavramı çıkmaktadır. Ümmet de millet demektir. Milletten hiçbir farkı yoktur. Millet ulus demektir ümmet ise büyük ulus demektir. Arapça konuşturan İslam Dini birçok milletin dilini silip Arapça konuşturup Arap milleti yapmıştır ya bu Araplaştırdıkları insanların toplu haldeki milletlerine büyük Arap milleti yerine ümmet demektedirler. Örneğin Mısır ve Cezayir ve Ürdün, topu birden, artık Arap Ümmetidirler. Müslümanlar Arap milletinden olmak zorundadır. Sizler, artık kesin bir karar vermelisiniz.
Ya Türk veya Türk mü, yoksa değil misiniz?
Ülkemizi ilgilendiren bir savaş olacak, ben Türküm ama Arap milletindenim, Arap kardeşlerimle savaşamam düşüncesinden, eğer laik iseniz artık tamamen vazgeçmelisiniz, o kadar. Bu konuya ne verelim, % 5 iyi mi?
Eğer Türkçe konuşmayı her şeyin üzerinde tutar, Türk Ulusunu, Arap milletinden ayırt ederseniz, artık Müslüman olarak % 10 Türklam olmuşsunuz demektir.
LAİKLERİN ŞAŞKINLIĞI
Bu kişiler, Türkçe konuşuruz, Arapça dua ederiz, Türk Ulusundanız ama Arap milletindeniz deyince, siyah-beyaz Beşiktaşlıyız ve siyah- beyaz Galatasaraylıyız demektedirler de ne dediklerini kendileri bile tam bilmemektedir.
Bu duruma şaşkınlık denmez de ne denir? İşte Türklam bu şaşkınlığı ortadan kaldıracak, kavramları netleştirecektir, halkımızı birleştirecektir.
Türklam’ı kabul edince, eski felsefeleri takip edenlere kıyasla, ( eski felsefeler sözü ile ülkemizdeki İslam, Hristiyan, Musevi de diğer dinlere mensup yurttaşlarımız anlaşılmalı,) daha alçakgönüllü yapıya erişmelisiniz.
Türklam’lar değişen dünyayı takip etmek, uymak, uygulamak ve yaşamak, yeni bir dünya yaratmak veya yaratılışına katkıda bulunmak, bugünün dünya ailesinin bir bireyi olmak, bugünün ve yarının koşullarıyla, doğrusuyla yanlışıyla, iyisiyle kötüsüyle, güçsüzlüğü ile gücü ile dünyayı bugün yaşamak; değişmek ve değiştirmek istemektedirler.
Ahiret ve öbür dünya Türklam’ları ilgilendirmemektedir.
Laik vatandaşlarımız modern bir dünya istemektedirler de ne istediklerini tam olarak bilmedikleri için bugüne kadar şaşkınca davranmışlardır ve laik kişilerdeki bu şaşkınlık da bugün Türkiye’de yaşanan toplumsal huzursuzluğun 2 kaynağından birisidir.
TÜRK MÜSLÜMANLARININ İKİLEMİ:
Türk Müslümanlar ise, diğer taraftan, Cumhuriyetin getirdiği bazı değişiklikleri, kendilerinin de yararlandığı ve artık vaz geçemeyecekleri bazı yenilikleri, görmezden gelmektedirler. Ülke içinde, yasalara saygı ve sevgi duymadan, bile bile, Suudi Arabistan tipi, İran tipi, Afgan tipi bir Müslümanlığı istemekte, arzulamakta ve bunun için siyaseten mücadele etmektedirler. Giderek bunun için bazı örgütler kurarak, tarikatlara girerek, gizli ve yasaklı cemaatlere yamanarak, yasaları hiçe sayarak, bazı örgütlere katılarak, ulusal birliğimize zarar vermektedirler.
Şunun doğru kabullenilmesi ve bilinmesinde yarar görüyorum: Toplu ibadetler, toplu namazlar, toplu oruçlar, toplu haclar, hepsi siyaset girişimleridir ve tapınmayla ilgileri yoktur. Bütün toplu dini işlemler siyasi amaca hizmet eder. Tapınma kişiye özeldir. Tapınma ve dua başkasıyla paylaşılabilir mi? Akla bakın! Bunu uygulayan siyasiler sahte dindardır.
Oysa Cumhuriyetle birlikte geçirdiğiniz değişikliklere şöyle bir göz atalım:
1…Artık bir hanımla evleniyorsunuz ve buna alıştınız. O halde İslam’dan biraz uzaklaştınız, laikleştiniz. Tek eşli evliliğe % 5 vermiştik, değil mi?
2…Artık, kocası ölen kadınlar, İslami kurallara uygun olarak, bir mal gibi kocanın en yakın akrabasının eşi olmuyorlar, kocanın kardeşinin malı mülkü sayılmıyorlar. Evliliğin miras hukukundan yararlanıp kendi başlarına bir insan olarak yaşıyorlar, bu nedenle İslam’dan biraz uzaklaştınız artık, laikleştiniz. Buna ne kadar verelim, % 5 iyi mi? Medeni kanunun bu kısmı için az mı çok mu bilmiyorum. Dediğim gibi sizler daha iyi bilirsiniz, ben sadece öneri getiriyorum, % 5.
3…Artık, aranızda Arap abecesi ile yazı yazmak isteyenler var mı? Orada kimse var mı? Arap abecesini isteyenler değil de düşünenleriniz dahi kaldı mı? Latin harflerine % 2,5 verelim mi? Çok tutmuş bir devrim de ondan az % verdim.
4…Artık, erkeklerin batılı erkekler gibi giyinmesine alıştınız, yadırgamıyorsunuz değil mi? Kafada sarık yok, fes yok. Kravat falan da takıyorsunuz artık, sorgulamıyorsunuz bile, değil mi? Farkında olmadan ne kadar değiştiniz sevgili Türk Müslüman erkek kardeşler ve bunun laikliğin bir parçası olduğunu ve sizlerin de laiklerin bir parçası haline geldiğinizi ve değiştiğinizi hala anlamıyor musunuz? Buna kaç verelim, % 2,5 iyi mi?
5…Artık, evlerimizde pencerelerin camlarına alıştınız. Oralarda hala kafes isteyenleriniz var mı? Buna % 1 verelim mi? Kapıya % 1, cama % 1, haremlik-selamlık olmayan ev yapısına % 1, bahçe duvarlarına % 1 ve giderek laik tipi ev için toplam % 5 tamam mı? Otomobil pencerelerine kafes takmak isteyenleriniz hala var mı?
6… Artık, toplantılara kadınlı erkekli katılıyoruz, yadırgayanınız var mı? Kaldı mı? Kadınla erkeğin bir arada toplantı yapmasına kaç % verelim, bu önemli, kaç verelim, % 5 iyi mi? İsterseniz ayni salonda sağda siz oturun solda kadın otursun ayni salondasınız efendiler, erkeğin başı açık, kadının yüzü açık; İslam’da yok böyle abidik gubidik işler!
7… Hala toplantılarda alkol almamakta direnenleriniz var ama önce laik giyimli bir hanımla ile ayni ortamı paylaşarak, laikleşmişken, yarım adım atıp da bir bira içseniz ne kaybedersiniz? Kravatlı, kadınlı toplantıda bira içmeye % kaç vereceğiz, şarap içmeye %kaç vereceğiz? Bu çok küçük bir ayrıntı, haydi % 1 verelim, olsun bitsin, tamam mı?
8… Artık annenizi yaşamın sonuna kadar görebiliyorsunuz. Kızınızı da görebiliyor, evine gidip evlendikten sonra yemek yiyebiliyorsunuz. Bunlar bence çok önemli bunlara kaç verelim, % 5 den, % 10 yeterli mi? Yoksa şeriatçı Müslüman yapınızla kızınızı evlendikten sonra hiç görmemeyi tercih mi ederdiniz? Yoksa evlendikten sonra annenizi hiç görmemeyi mi yeğlersiniz? Artık böyle düşünenleriniz kaldı mı?
Aradaki bu muazzam farklar sizi laik yapar.
TÜRK MÜSLÜMANLARIN ŞAŞKINLIĞI
Laikleştiğinizi kabullenmekten yoksa utanıyor musunuz? Sanmam. Belli ki oy avcılığını nedeniyle bilmemiş gibi davranıyorsunuz. Bu da bir nevi şaşkınlık değil mi? Ne olduğunu reddetmek?
İyi de, bir erkek olarak annenizi ömrünüzün sonuna kadar görebiliyor ve bundan onur ve kıvanç duymuyor musunuz? Göremeseydiniz, şimdi, şaşırmaz mıydınız? Utanmaz mıydınız? Yoksa7 yaşınızdan itibaren annenizi hareme kapatan ve ölümüne kadar size göstermeyen Müslümanlığı annenizden daha mı fazla mı seviyorsunuz?
Ya da 7 yaşından sonra kızınızı size göstermeyen İslam mı tercihiniz yoksa laik yapınızla onu düğününde kolunuza takıp da evlendirmek mi?
Artık ne kadar laikleştiğinizin ve laikliğin meyvelerini yediğinizin farkına varmalısınız, gözlerinizi ve vicdanınızı açmalısınız. Eski İstanbul’da kadın sokakta ölürmüş de, kocasından başka kimse yüzünü görmediği için, kadıncağızı çocukları bile tanımazmış ve çoğunluğu kimsesizler mezarlığına gömülürmüş. Ne utanç verici imiş, değil mi, sevgili Türk Müslüman kardeşler?
Ailece denize gireceksiniz ama hani girmiyor gibi yapacaksınız. Kızınızın düğününde dans edeceksiniz, ama kızınızı görmemiş, dans etmemiş olacaksınız ve düğünde alkol içmemiş olacaksınız. Bütün bunlara ikilem veya şaşkınlık denmez de ne denir?
Güzel güzel yaşayıp, Cumhuriyetin ve demokrasinin meyvelerini yemek varken, bu ret niye? Oy için mi? İyi de oy size para getirmez ki? Yoksa sizler oyları para kazanmanın bir yolu olarak gören alçaklar mısınız, hırsızlar mısınız? Eminiz değilsiniz. Oy almak ülkeye hizmet içindir insanın kendisine hizmet için değildir. Tamam, bu konuya, % 10.
Benzer bir dolu konu var. Birçoğunu benden daha iyi bilirsiniz. Konuyu dağıtmamak için ilerliyorum.