Türk demokrasisi anlamına gelir.
Her ulusun demokrasisi bir diğerinden biraz farklıdır. Temelde birdir. Ayrıntıları farklıdır. Ulusal özelliklerimizi ön plana çıkartan demokrasi de Türkiye’nin demokrasisidir.
Ülkemiz seçim ile tek adam hükümet sistemini kabul etti. Bu yönetim tarzı, tek bir kişinin ülkenin mutlak sahibi olması anlamına geldi. Bu durum demokrasi ile bağdaşmaz; Türk yapısı ile kesinlikle bağdaşmaz.
Büyük insan İsmet İnönü sayesinde ülkemiz insanları demokrasi ve seçim ile tanıştı. Böylece, an itibarıyla, kabaca 75 senelik seçim alışkanlığımız ve geleneğimiz var. Bu gelenek sayesinde kavgasız gürültüsüz biçimde seçim ile tekrardan demokrasiye döneceğiz.
Türklamda hem eski dini felsefe ile mücadele etmek, uğraşmak, alt etmek ve hem de demokrasiyi kurmak, Türklamı yerleştirmek ve bunun için yeni ve geçerli fikirleri üretmek, yaratmak ve geliştirmek zorundasınız. Bütün bunları sağlayan bir nirengi noktası bulmak gerekir ki o da otokrasi değildir, popülist politika üreten sahteci politikacılar değildir ama gerçek demokrasidir.
Popülist politikacıların sahte vaatlerine kanmamaları için halkımızın tümünü Türkçe konuşturmalı ve en az 11 senelik laik eğitimden geçmeyi zorunlu kılmalıyız. Laiklik dışı eğitim, eğitim değil kandırmacadır.
Bu nirengi noktası da farkları görmezden gelmek, benzerlikleri aramak ve geliştirmek olmalıdır.
Bir Türklam, okuma yazma bilen veya bilmeyen, şişman veya zayıf, kadın veya erkek, geri uslu veya Nobel kazanmış, Müslüman veya Budist, dinsiz veya Tanrısız, çok inançlı veya az inançlı, Laz veya Kürt, Amerikan veya Rus pasaportlu olabilir. Bütün bu farklılıklar içinde bile, Türkçeyi sevme gibi, Türkçe konuşma gibi, TC vatandaşı olma gibi bir benzerlik, başlangıçtaki nirengi noktasını oluşturmalıdır ve bu nokta bir kere yakalandıktan sonra işler geliştirilebilir.
Şurasını kesinlikle uygulamalısınız: Türkçe bilmeyen, okumayan ve yazmayan hiç kimse, isterse bu topraklarda doğsun, TC vatandaşı olmamalıdır. Var ise, böyle kişiler, vatandaşlıktan çıkartılmalıdır.
Türkçeyi mükemmel konuşamayan, mükemmel okuyamayan ve mükemmel yazamayan bir kimse seçimde oy kullanamaz; Türklamda seçim böyledir. Sadece 11 senelik laik eğitimden geçmiş kimseler mükemmel Türkçe bilirler ise oy kullanabilirler; laik eğitimden geçmeyenler oy kullanamazlar, seçilemezler, seçemezler.
Belki seneler sonra farklılıkların zenginliği tartışılır düzeye gelecektir ancak başlangıçta benzerliklerin birleştiriciliği yüceltilmelidir.
İnanılmaz ölçüde, belki de dünyada tek, iç düşmana sahip bir ulusuz. Bu nedenle Türkçe inanılmaz önemli bir yerdedir.
Şu an için demokrasimiz işlemiyor. Bir, iki parti başkanının seçtiği insanları seçiyoruz. Seçtiklerimiz bizim seçtiklerimiz değil, parti başkanının seçtikleri. O nedenle halkın seçimi ikincil. Halkın seçimi değer taşımıyor. Milletvekilleri de halka değil başkanlarına yani birincil seçmene hizmet ediyor.
Bize hizmet edeceğine inandığımız insanları seçebileceğimiz bir sistemi oturtmalıyız. Dar bölge sistemi uygulanabilir. Seçmenler milletvekili adaylarını tek tek tanımalıdır.
Milletvekilleri en düşük devlet memuru maaşı almalıdır, yasa yapmaktan başka işle uğraşmamalıdır. Hiçbir ayrıcalıkları bulunmamalıdır. Seçildikleri süre emekliliklerine sayılmalıdır. O kadar. Yasa yapmak için en fazla 150 milletvekili yeter. Fazlası gereksizdir.
Cumhurbaşkanı devleti temsil etmeli ve meclis tarafından seçilmelidir.
Başbakan ve bakanlar kurulu meclisten güvenoyu alınca işe başlamalıdır. Hepsi yargılanabilmeli ve hiç birisinin imtiyazı bulunmamalıdır. Genel hatlar böyledir.
Demokrasiyi biz keşfetmedik. Uygulaması bellidir. Taklit etsek yeter.
Demokrasi olmadan Türklam olmaz, Türklamsız da demokrasi olmaz.