İnancınıza tapınma veya dua etme de denebilirse de kanımca dertleşme ve konuşma daha uygun düşen bir değimdir.
Türklamda inanç kişinin içindedir.
Türklam iki ayağının üzerinde duran, kendine ve ailesine ve gerekirse yurttaşlarına yeterli, bilgili ve çalışkan bir kişidir. Ayakta durabilmek için dışarıdan gelebilecek ne bir güce gereksinimi vardır ve ne de dışarıdan gelebilecek bir yardım için rüşvet vermeye.
Türklamda inançlı kişi inancının gücünü içinde, beyninde, kaslarında, karakterinde duyumsar.
Hastalıkta ve iyilikte, güçlüyken veya zayıfken, savaşta ve barışta, gereksinim duyduğunuzda her an, başka hiçbir yere gitmeden, başka hiç bir imge ve kişiye gerek duymadan inancınızla konuşabilir ve yardımını dileyebilirsiniz. Arkadaşınızdır, dayanağınızdır, başarılı olmanızı sağlayacaktır.
Din olmadığı için Türklamdaki bu konuşmaya dua denmesi biraz aşırı kaçar gibime geliyor ama siz dua derseniz bırakın dua olsun.
Gözleriniz daha keskin, çalışan beyniniz daha çalışkan ve süratli, kaslarınız daha çevik, kulaklarınız daha mükemmel hale gelebilir. Derin nefes alıp verin ve inancın bu gücüne inanın. Başka hiçbir yerden yardım gelmeyecektir. Yardımı yapacak da sizsiniz alacak da sizsiniz.
İnanç sizsiniz, sizin içinizdir, içinizdedir ve bunun için gerekli bütün enzim, hormon ve yapılar içinize doğa tarafından doğumunuzda yerleştirilmiştir. Siz insansınız. Kompakt bir yapısınız.
Biliniz ki teker teker hepiniz özelsiniz.
Türklamda inanç içinizdedir.