Türklamda ruh diye bir sözcük vardır ama ruh kavramı yoktur.
Organik sıvılarınız nedeniyle duyumsayabileceğiniz sezgileriniz çok derin ve çok geniş boyutlara ve hatta beş duyunuzun, altıncı hissinizin ötesine geçebilir. Bu duyulara ve sezgilere değişik adlar verebilirsiniz. Düşüncelerinizi soyut dünyaların erişilmez sanılan sınırlarına taşıyarak yaşamınızı zenginleştirebilir ve renklendirebilirsiniz. Ne var ki organik varlığınız bittiğinde salgılarınız da, duyularınız da biter.
Ruh olmayınca, mistik dini dünya da, cin de, büyü de yoktur ve Türklam bütün bu sözcükleri ve kavramları insan düşüncesinin soyut ürünleri olarak eğlence ve sanat dünyasının parçaları niteliğinde görür ve öyle ele alır.
Jules Verne hiç birisinin üretimi dahi yapılmadan, deniz altında gidebilen gemi, aya gidebilen roket hakkında romanlar yazmıştı. Herkes eğlenerek okudu. Bizler başka dünyalardaki yaşamları, senelerce süren uzay yolculuklarını okuyor ve filmlerde izliyoruz. Bütün bunlar gereklidir çünkü insan hayal dünyası sınırsızdır ve insanın eğlenmesi için gereklidir.
Ne var ki insanın bir bedeni ve bir de ruhu vardır, düşüncesi, Türklamda yoktur. İnsanın sadece bedeni vardır. Beden ölünce her şey biter.
Değerli Türklam bireyleri, bilgi çok yer kaplamaz, ruhun var olmadığı bilgisini lütfen kabullenin ama bilin ki ağlasanız da gülseniz de yaşam ayni şeydir. Bu nedenle ruhu filmlerde, romanlarda, konuşmalarda kullananları gülerek ve sevgiyle izleyin ve gerekirse ve isterseniz siz de benzer girişimlerde bulunun. Türklamda, bildiğiniz gibi, yasak yoktur.