İnsanlar evlenir ve yuvar kurarlar.
Eskiden evliliğin reisi erkektir denirdi. Artık değildir. Türklam yaşam biçiminde evlilikte kadın ve erkek eşittir; her an eşittir, her dalda eşittir. Türklamda evin reisleri eşit kadın ve eşit erkektir.
Türklamda her iş eşit paylaşılmalıdır.
Damat Bey Gelin Hanım yuva kurar. Bir çekirdek yuva vardır artık ve iki tane de büyük aile yuvası. Damat Bey hem kendi annesinin ve babasının ve hem de eşinin anne ve babasının oğlu gibi hareket eder ise herkes sevinir.
Kayın valide ve kayın peder hadlerini bilmelidir. Damat Bey kendi oğulları gibidir ama kendi oğulları değildir. Bu nedenle başka bir beye göstermeyi öğrendikleri saygı ve sevgi, damat beye baştan sona gösterilmelidir.
Türklamda çekirdek aile ana aileler kadar saygı ve sevgi görmelidir ve yaptıkları işlere karışılmamalıdır. Genç çiftin işlerine karışmayınız.
Gençler hata yapabilir. Yaşlılar da öyle. Hatasız yaşam bulunabilseydi mutsuzluk asla doğmazdı.
Damat gelinin eşiti olduğunu kabullenmeli ve büyüklük taslamamalıdır. Olgunluk ve sevgi bunu gerektirir.
Hiçbir toplum sıfırdan başlamıyor. Türklam toplumu da öyle. Geçmişin tortuları, geçmişin bilgileri, geçmişin alışkanlıkları ve gelenekleri, bizleri etkiler. Erkek egemen bir toplumdan geliyoruz. Atatürk bizleri eşit yaptı ama gelenekler sürüyor.
Türklamdaki evliliklerde erkek egemen toplumdan gelen damat bey aklını, becerisini kullanmalı, eskinin tortularından kendini sıyırabilmeli, erkeklik boş gururunu bir kenara bırakabilmeli ve kadınıyla eşit olduğunu kabullenerek işe başlamalı ve öyle sürdürmelidir.
Damat Bey erkek egemen toplumun tortularından sıyrılamamış, kendini kurtaramamış toplum bireylerinin etkilerinden eşini koruyabilmeli, yardım etmeli, mutlu olmasını görev edinmelidir.
Eşitlik sevgiye dayanan bağımsızlıktır.